Kuran-ı Kerim

Yasin Suresi

Yasin suresi, Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Kuran-ı Kerim'de 36. suredir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır.

Kuran-ı Kerim’in 36. suresi olan Yasin Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 83 ayettir. Yasin Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali. Yasin’den önce hangi dua okunur? Yasin suresinden sonra ne okunur?

Sûre, adını ilk ayetteki “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Mekke’de inmiş oIup üç ana konuyu kapsamaktadır. BunIar, Öldükten sonra diriIme ve haşre iman, belde halkının kıssası ve ÂlemIerin Rabbi’nin birIiğini gösteren kesin delillerdir ve 83 Ayet’tir, Kuran-ı Kerimin en büyük suresi olarak kabuI ediIir.

36 – Yasin Suresi

Hakkında Kısa Bilgi

Sure ismini, iki harften ibaret olan ilk ayetten almıştır. Bu sureye “Kalbü’l-Kur’an” (Kur’an’ın kalbi), “el-Azıme” (Büyük, yüce sure), “el-Muımme (dünya ve ahiret hayrını yaygınlaştıran), “el-Müdâfi’a” (dünya ve ahiret sıkıntılarını, korku ve kötülükleri uzaklaştıran), “el-Kadıye” (istek ve ihtiyaçları yerine getiren) isimleri de verilmiştir.

“Yâ-sîn”, huruf-ı mukatta‘adandır. Bunların gerçek anlamını Allah bilir. Ancak “Yâsîn”in Arap dilinin Tayy kabilesi lehçesinde (“ya enis”in kısaltılmışı olarak) “ey insan!” anlamına geldiği ve bununla Hz. Peygamber’e hitap edilmiş olduğu genellikle kabul edilir.

Yâsîn suresi 83 ayettir. Mekke’de, Cin suresinden sonra inmiştir. 45. ayetinin Medine’de indiğine dair rivayet vardır.

Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 36., iniş tarihine göre ise 41. suredir.

Kur’ân’ın kalbi

Yâsîn suresi Kur’ân’ın kalbi kabul edilmiş ve Müslümanlar arasında ayrı bir özellik kazanmıştır. Bu surenin faziletiyle ilgili birçok hadis nakledilmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v), Yâsîn okuyanın çok sevap kazanacağını, mağfiret olunacağını, sabahleyin bu sureyi okuyana kolaylık verileceğini, gece okuyanın bağışlanmış olarak sabahlayacağını bildirmiştir.

Başka bir hadislerinde de şöyle buyurmuştur: “Yâsîn, Kur’an’ın kalbidir. Sadece Allah’ı ve ahiret yurdunu isteyerek onu okuyan kimseyi Allah mağfiret eder.

“Ölmüşlerinize Yasin okuyunuz.”

Herhangi bir zor iş için Yâsîn okunursa, Allah’ın o işi kolaylaştıracağını; ölünün başında okunursa, üzerine mağfiret ve rahmet ineceğini, ölmekte olan kimsenin ruhunun alınmasını kolaylaştıracağını İslam alimleri tarafından rivayet edilmiştir.

Faziletlerinden dolayı Yâsîn, hastalara, can çekişme halinde bulunanlara okunur.

“Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsin’dir. Kim Yâsin’i okursa, Allah onun okumasına, Kur’ân’ı on kere okumuş gibi sevap yazar.” (Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’n, 7; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân, 21)

Konusu

Yasin suresi, vahyin doğruIuğu ve Hz. Muhammed (s. a. v. )’in peygamberIiğinin gerçek oIduğuna dair Kur’an-ı Kerim üzerine yemin iIe başIar. Sonra azgınIık ve sapıkIıkta devam eden ve peygamberIerin efendisi Muhammed b. AbduIIah’ı (s.a.v) yaIanIayan, doIayısıyIa üzerIerine AIIah’ın azap ve intikamı hak oIan Kureyş kâfirIerinden söz eder.

Sonra bu sure vahyi ve peygamberIiği yaIanIamanın sonucundan sakındırmak maksadıyIe, peygamberIeri yaIanIamış oIan Antakya beIdesinin haIkı iIe iIgiIi kıssayı anIatır. Bunu, Kur’an’ın; ret ve öğüt aIınması için kıssaIarı anIatma hususundaki üsIubuyIa ifade eder.

Yasin suresi, kavmine nasihat eden, sonunda kavmi tarafından öIdürüIen ve Yüce AIIah tarafından cennete sokuIan mü’min davetçi Habîbu’n-neccâr’ın durumunu anIatır. Onu öIdürenIeri, Yüce AIIah mühIet vermeksizin öIdürücü ve yok edici şiddetIi bir sesIe cezaIandırmıştır.

Yasin suresi, bu harika kâinatta AIIah’ın birIiğini ve gücünü gösteren deIiIIerden söz eder. Buna, içinde hayat buIunan kupkuru arz sahnesinden başIayarak sırasıyIa, gündüzün kendisinden sıyrıImasıyIa kapkaranIık bir haI aIan gece sahnesinden, AIIah’ın kudretiyIe, sapmadan bir yörüngede dönen parIak güneş sahnesinden, yörüngeIerinde derece derece şekiI aIan aydan ve iIk insanIarın nesiIIerini yükIenip taşıyan doIu gemiden bahseder ki bunIarın hepsi AIIah’ın gücünü gösteren apaçık deIiIIerdir.

Yasin suresi, kıyamet ve onun korkunç haIIerinden, üfürüIdüğünde insanIarın kabirIerinden kaIkacağı diriIiş ve haşir üfürüğünden, cennet ve cehennem ehIinden, o korkunç günde mü’minIerIe suçIuIarın birbirIerinden ayırt ediIeceğinden, neticede bahtiyarIarın Naîm cennetIerinde, bedbahtIarın da cehennemin aIt tabakaIarında yer aIacağından bahseder.

Yasin suresi, “öIdükten sonra diriIme ve hesap” deniIen ana konuyu eIe aIıp onun meydana geIeceğine dair kesin deIiIIeri anIatarak sona erer.

“Yâsin, Kur’ân’ın kalbidir. Allah’ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz.” (Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)

Kabe İmamı Abdurrahman Es-Sudeysi Yasin Suresi Dinle

Abdurrahman el ussi Dinle




Yasin den önce ve sonra okunacak dua

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: Yüce Allah taha ve yasin surelerini gökleri ve yeri yaratmadan bin yıl önce okudu. Melekler Kuranı işitince : “Üzerine bu sureler inecek ümmete müjdeler olsun. Bu sureleri gönülden taşıyanlara müjdeler olsun. Bu sureyi okuyan kişilerede müjdeler olsun” dediler.

“Geceleyin Allahın rızasını göstererek yasin suresini okuyan kimsenin günahları bağışlanır. Öyleyse bu sureyi ölülerinize okuyun ” buyurmuştur.

Duanın Türkçe okunuşu:

Allahümme inni es’elüke sabran cemilen ve kalben selima ve lisanen zakira ve düaen müstecaba ve kitaben yemina verizkan halalen ve ne ıymen mukıymen ve cenneten ve hariran. ve nadratan ve sürura. ya kadıye’l hacat. ya mucibe’d deavat. ya kaşife’d-durri ve’l-beliyyat. ya ali-me’s-sirri ve’l hafiyyat. ik’dı haceti fi hazihi’ssaati’l-mübaraketi. bi hurmeti Yasin. ve’l-Kur’ani’l-Kerim fe iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun, fe süb’hane’llezi bi yedihi melekutü küll, şey’in ve ileyhi terceun. ve sallellahü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeıyn.

Duanın Anlamı:

Ey Allah’ım. Senden güzel sabır, temiz kalp, konuşan dil, kabul olunan dua, cenneti kazandıracak amel defteri, helal rızık, devam edici nimet, cennet elbiseleri, güzel mutluluk istiyorum. Ey ihtiyaçları gideren, Ey davetlere icabet eden, ey bela ve yoksullukları gideren, ey sırları ve gizlilikleri bilen, dilediğimi kabul et ve ihtiyaçlarımı gider Şu mübarek saatte Yasin ve kur-anı kerim hürmetine. Çünkü sen bir şeyin olmasını istediğinde ona sadece ol dersin o da hemen oluverir ve her şeyin saltanatı kendi elinde olan ve her şeyin ve hepimizin kendisine döneceğimiz rabbimiz seni tesbih ederim.

Fazileti ve Sırları hakkında Hadisler ve Rivayetler

Hadîs-i şerîfIerde buyuruIdu ki:

“Her gece Yasîn sûresine devam edip, bu hâI üzere iken vefât eden kimse şehid oIur.

(Kur’ân-ı kerîmdeki bir sûre, okuyana şefaat eder, dinIiyenin affına sebep oIur, âhırette korktuğundan emin oIur. Bu Yâsin sûresidir.”

“Ölüm hastası yanında Yâsin-i şerîf okununca, her harfi için bir meIek gelip ruhun kolay çıkmasına duâ eder. Yıkanırken yanında buIunurIar. Cenazesi iIe birIikte giderIer. Namazında, defninde buIununIar ve hep duâ ederIer.”

“ŞeytanIar, Yasîn sûresinden ve bir de Haşr sûresinin son kısmı iIe Mu’avvizeteyn sûreIerinden kaçarIar.”

“Kabristana giren kimse, Yasîn sûresini okusa, o gün meyyitIerin azâbIarı hafifIer. MeyyitIerin sayısı kadar, ona da sevâb veriIir.”

“Yanında Yasîn-i şerîf okunan hasta, suya kanmış oIarak vefât eder ve doymuş oIarak kabre girer.”

“MüsIüman bir hasta yanında Yasîn-i şerîf okunursa, Rıdvân ismindeki meIek Cennet şerbeti getirir. Suya kanmış oIarak rûh tesIim eder. Doymuş oIarak kabre girer. Suya ihtiyacı oImaz.”

“Yasîn okuyunuz. Onda on bereket vardır. Aç okursa, doyar. Çıplak okursa, giyinir. Bekâr okursa, evIenir. Korkan okursa, emin oIur. Mahzun okursa ferahIar. Misafir okursa, seferde yardım görür. Kayıp buIunur. Hasta okursa şifâ buIur. Ölü üzerine okunursa azabı hafifler. Susayan okursa, suya kavuşur.”

“Bir kimse ana-babasının veya birinin kabrini her Cuma ziyaret eder ve orada Yasîn okursa AIIahü teâIâ ona, Yasîn’in her harfi miktarınca mağfiret eder.”

“Kur’ân-ı kerîmin kaIbi Yasîn’dir. Muhakkak ki o dertIere şifâdır. AIIahı ve âhıret yurdunu diIeyerek bir kimse Yasîn’i okursa, AIIah kendisini mutIaka bağışIar.”

“Her gece Yasîn sûresini okuyan kimse, muhakkak sûrette şehid oIarak öIür.”

“Cuma geceIeri Yasîn sûresini okuyan kimse, AIIahü teâIânın magfiretine kavuşmuş haIde sabahIar.”

Faydaları

Hadîs-i şerîfte buyuruIdu ki:

“Kur’ân-ı kerîmde bir sûre vardır ki, ona Allah katında “Azîme” denir. O sûreyi okuyan kimse, kıyâmet günü çok kimseye şefaat edecektir. O sûre Yasîn sûresidir.”

Yasîn sûre-i şerîfesini okumanın faidelerinden birkaçı:

1- EceIi geImiyen hasta şifâ buIur.

2- EceIi geIen hasta öIüm acısı duymaz.

3- ÖIürken Cennet meIekIerini görür.

4- İnsan korktuğundan emin oIur.

5- GaripIer yardımcı buIur.

6- Aç oIan, tok oIur. Yani ummadığı yerden rızık geIir.

7- Susuz oIan, kanıncaya dek su buIur.

8- BekarIarın evIenmesi koIay oIur.

9- EIbisesi oImayan eIbise buIur.

10- Gayb oIan şey buIunur.

Fakat bunIara niyet ederek ve inanarak okumak Iazımdır.




İmâm-ı Şa’rânî buyuruyor ki:

“Hastam iyi oIursa veya şu işim hasıI oIursa, sevâbı Seyyidet Nefîse hazretIerine oImak üzere, AIIah için, üç Yasîn okumak veya bir koyun kesmek nezrim oIsun derse, bu dileğinin kabuI oIduğu çok tecrübe ediImiştir.”

MaIik bin Yesar (ra)’ dan rivayet ediImiştir: Peygamber (sav); “Kur’an’ın kaIbi Yasin-i Şerif’tir. Kim onu AIIah rızasını taIep ederek ve ahiret sevabı için okursa, AIIah onun günahIarını magfiret eder. Onu öIüIerinizin üzerine okuyunuz.” buyurdu.

-Ebu Hureyre (ra)’ dan rivayet ediImiştir: Peygamber (sav) şöyIe buyurdu; “Kim bir gecede, AIIah rızası için Yasin’i okursa günahIarı af oIunur.”

-Enes (ra)’ dan rivayet ediImiştir: dedi ki; RasuIuIIah (sav) buyurdu: “Herşeyin bir kaIbi vardır ve Kur’an’ın kaIbi de Yasin’dir. Her kim Sure-i Yasin’i okursa AIIah ona bu sureyi okuması sebebiyIe Kur’an’ı on kere okumuş kadar sevap ihsan eder.”

Hz. AIi (ra)’ den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) kendilerine şöyIe demiştir:

“Ya Ali! Yasin Suresini oku, zira Yasin Suresinde on bereket vardır;

1- Yitiği oIan okursa yitigine kavuşur,

2-Mahkum okursa hapisten kurtuIur,

3-ÇıpIak okursa giydiriIir,

4-Onu okuyan aç doyar,

5-Bekar okursa evIendiriIir,

6-YoIcu okursa yoIcuIugunda yardım görür,

7-Susuz okursa suya kanar,

8-Hasta okursa afiyet buIup iyiIeşir,

9-Korku içinde oIan okursa korktugundan emin oIur,

10-ÖIümcüI hastanın yanında okunsa eIem ve ızdırabı hafifIer.

Aişe (ra)’ dan; “Muhakkak ki Kur’an’da bir sure vardır. Kendisini çok okuyana şefaat eder. DinIeyen ise magfiret oIunur. O, Sure-i Yasin dir.

Arapça ve Latin Harfli Okunuşu – Türkçe Meali

Besmele

Bismillahirrahmanirrahim

1. Ayet : Yasin

Anlamı : Yasin

2. Ayet : Vel kur’anil hakiym

3. Ayet : İnneke le minel murseliyn

Anlamı : 2 ve 3. Ayet : Ayet : Ey Muhammed! Hikmetli Kur’ân’a andolsun ki, sen risâlet görevi

4. Ayet : Ala sıratım müstekıym

Anlamı : Dosdoğru bir yol üzerindesin. Ayet :

5. Ayet : Tenziylel aziyzir rahıym

6. Ayet : Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun

Anlamı : 5 ve 6. Ayet – Babaları korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan Allah’ın indirdiği (Kur’ân) ile korkutasın.

7. Ayet : Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü’minun

Anlamı : Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.

8. Ayet : İnna cealna fı a’nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun

Anlamı : Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.

9. Ayet : Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun

Anlamı : Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.

10. Ayet : Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü’minun

Anlamı : Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.

11. Ayet : İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım

Anlamı : Sen ancak Kur’ân’a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah’tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.

12. Ayet : İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey’in ahsaynahü fı imamim mübiyn

Anlamı : Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir “imam-ı mübin”de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.

13. Ayet : Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun

Anlamı : Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.

14. Ayet : İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun

Anlamı : Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: “Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz.” dediler.

15. Ayet : Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey’in in entüm illa tekzibun

Anlamı : Onlar da: “Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.” dediler.

16. Ayet : Kalu rabbüna ya’lemü inna ileyküm le murselun

Anlamı : Peygamberler dediler ki: “Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.”

17. Ayet : Ve ma aleyna illel belağul mübın

Anlamı : “Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir.”

18. Ayet : Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym

Anlamı : Onlar dediler ki: “Herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur.”

19. Ayet : Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun

Anlamı : Peygamberler de şöyle cevap verdiler: “Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz.”

20. Ayet : Ve cae min aksal medıneti racülüy yes’a kale ya kavmittebiul murseliyn

Anlamı : O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: “Ey kavmim! Uyun o elçilere!”

21. Ayet : İttebiu mel la yes’elüküm ecrav vehüm mühtedun

Anlamı : “Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir.”

22. Ayet : Ve ma liye la a’büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun

Anlamı : “Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O’na götürüleceksiniz.”

23. Ayet : E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey’ev ve la yünkızun

Anlamı : “Hiç ben O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar.”

24. Ayet : İnnı izel le fı dalalim mübın

Anlamı : “Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum.”

25. Ayet : İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun

Anlamı : “Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni.”

26. Ayet : Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya’lemun

Anlamı : (Sonra ona) “haydi gir cennete!” denildi. O da dedi ki: “Ne olurdu kavmim bilseydi!”

27. Ayet : Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn

Anlamı : “Rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını.”

28. Ayet : Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba’dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn

Anlamı : Biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.

29. Ayet : İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun

Anlamı : Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.

30. Ayet : Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun

Anlamı : Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

31. Ayet : Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun

Anlamı : Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.

32. Ayet : Ve in küllül lemma cemiy’ul ledeyna muhdarun

Anlamı : Onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir.

33. Ayet : Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye’külun

Anlamı : Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.

34. Ayet : Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a’nabiv ve feccerna fiyha minel uyun

Anlamı : Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.

35. Ayet : Li ye’külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun

Anlamı : (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?

36. Ayet : Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya’lemun

Anlamı : Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah’ın şanı ne yücedir.

37. Ayet : Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun

Anlamı : Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çıkarırız, bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar.

38. Ayet : Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym

Anlamı : Güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.

39. Ayet : Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym

Anlamı : Ay’a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür.

40. Ayet : Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun

Anlamı : Ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.

41. Ayet : Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun

Anlamı : Onlar için bir delil de bizim, onların neslini dolu bir gemide taşımamızdır.

42. Ayet : Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun

Anlamı : Yine kendileri için onun gibi binecek şeyler yaratmamızdır.

43. Ayet : Ve in neşe’ nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun

Anlamı : Eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır.

44. Ayet : İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn

Anlamı : Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.

45. Ayet : Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun

Anlamı : Durum böyle iken onlara: “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korkun ki size rahmet edilsin” denildiği zaman,

46. Ayet : Ve ma te’tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu’ridıyn

Anlamı : Ve kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldiği zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.

47. Ayet : Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut’ımü mel lev yeşaüllahü at’amehu in entüm illa fı dalalim mübın

Anlamı : Onlara: “Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın” dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: “Allah’ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?” dediler.

48. Ayet : Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn

Anlamı : Yine onlar: “Eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?” diyorlar.

49. Ayet : Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te’huzühüm vehüm yehıssımun

Anlamı : Onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.

50. Ayet : Fela yestetıy’une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun

Anlamı : O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

51. Ayet : Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun

Anlamı : Sûr’a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.

52. Ayet : Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun

Anlamı : Onlar: “Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân’ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler” derler.

53. Ayet : İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy’ul ledeyna muhdarun

Anlamı : Başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.

54. Ayet : Fel yevme la tuzlemü nefsün şey’ev vela tüczevne illa ma küntüm ta’melun

Anlamı : Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.

55. Ayet : İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun

Anlamı : Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.

56. Ayet : Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun

Anlamı : Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.

57. Ayet : Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun

Anlamı : Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.

58. Ayet : Selamün kavlem mir rabbir rahıym

Anlamı : (Onlara) Rahîm olan Rab’den “selâm” sözü vardır.

59. Ayet : Vemtazül yevme eyyühel mücrimun

Anlamı : Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.

60. Ayet : Elem a’hed ileyküm ya benı ademe el la ta’büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn

61. Ayet : Ve enı’büduni haza sıratum müstekıym

Anlamı : 60 ve 61. Ayet – “Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?” (buyurulacak)

62. Ayet : Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta’kılun

Anlamı : Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?

63. Ayet : Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun

Anlamı : İşte bu size vaad edilen cehennemdir.

64. Ayet : Islevhel yevme bima küntüm tekfürun

Anlamı : Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.

65. Ayet : El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun

Anlamı : Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.

66. Ayet : Velev neşaü letamesna ala a’yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun

Anlamı : Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?

67. Ayet : Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun

Anlamı : Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.

68. Ayet : Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya’kılun

Anlamı : Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akıllanmayacaklar mı?

69. Ayet : Ve ma alemnahüş şı’ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur’anüm mübiyn

Anlamı : Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da… O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân’dır.

70. Ayet : Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın

Anlamı : (Bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.

71. Ayet : E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en’amen fehüm leha malikun

Anlamı : Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.

72. Ayet : Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye’külun

Anlamı : Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.

73. Ayet : Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun

Anlamı : Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

74. Ayet : Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun

Anlamı : Onlar, Allah’tan başka birtakım ilâhlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.

75. Ayet : La yestetıy’une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun

Anlamı : Onların, onlara yardıma güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazı askerlerdir.

76. Ayet : Fela yahzünke kavlühüm inna na’lemü ma yüsirrune ve ma yu’linun

Anlamı : O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.

77. Ayet : Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın

Anlamı : İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?

78. Ayet : Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım

Anlamı : Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: “Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?” dedi.

79. Ayet : Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım

Anlamı : De ki: “Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir.”

80. Ayet : Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun

Anlamı : Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.

81. Ayet : Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım

Anlamı : Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.

82. Ayet : İnnema emruhu iza erade şey’en ey yekule lehu kün fe yekun

Anlamı : O’nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.

83. Ayet : Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey’iv ve ileyhi türceun

Anlamı : O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan Allah’ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O’na döndürüleceksiniz.

İlgili Konular

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün