Kuran-ı Kerim

Münâfikûn Suresi

Kuran-ı Kerim’in 63. suresi olan Münâfikûn Suresi Medine'de nazil olmuştur, 11 ayettir. Münâfikûn Suresi Arapça-Türkçe okunuşu Diyanet Meali ve Fazileti

Kuran-ı Kerim’in 63. suresi olan Münâfikûn Suresi Medine’de nazil olmuştur, 11 ayettir. Münâfikûn Suresi Arapça-Türkçe okunuşu Diyanet Meali ve Fazileti

Münâfikûn Suresi

Hakkında Bilgi

Münâfikûn Suresi, münafıklardan bahsettiği için “münafikun” ismini almıştır. İlk âyetinde geçen ve “münafıklar” anlamına gelen “münâfîkûn” kelimesi sureye ad olmuştur. 11 ayetten oluşan sure, Medine’de inmiştir. Mushaftaki sıralamada 63., nüzul sırasına göre ise 103. suredir.

Surenin temel konuları; 

Münafıkların önemli bir özelliği: ikiyüzlülük, Münafıklık ve gurur, Münafıklığın gayesi, Münafıkların önem verdiği davranışlar, Münafıkların yanılgıları, Ölüm ve son pişmanlık.

Kuran-ı Kerim’in 63. sûresidir. 11 ayetten oluşur. Medine’de inmiştir. Arapça münafık sözcüğü “inanır görünüp de inanmayan, iki yüzlü” anlamını taşır. Bu sözcüğün çoğulu olan münafıkûn, sûrenin birinci ayetinde geçtiği için bu adla bilinir.

Müslümanlığın ilk yıllarında Müslümanlığı kabul etmiş gibi görünüp de inanmayan kişiler Hz. Muhammed’e (S.A.V) büyük zorluklar çıkarıyorlardı. Sûrede bu kişilerin dine yaptıkları zarar ve bunun karşılığında öte dünyada çekecekleri azap anlatılır.

Fasılâsı nun harfidir. Medenî sûrelerden olup, Hac sûresinden sonra nâzil olmuştur. İlk âyetinden itibaren münâfıklardan bahsettiği için bu adı almıştır. Münafık kalben inanmadığı halde, çeşitli sebeblerden dolayı inanmış görünerek mü’minlere zarar vermeye çalışan kimselere verilen isimdir.

Münafikun Suresi Fazileti ve Sırları

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Münafikun Suresini okursa, münafıklıktan kurtulur.”(Kâdı Beyzâvî, Beyzâvi Tefsir (Envârut-Tenzîl ve Esrârut-Te’vil), 2/497)

Hasetçilerin şerrinden koprunmak için 100 kere okunur.

Bu sure, göz ağrısı ve her türlü sancılı hastalıklara şifadır.

Kim Münâfikûn sûresini okursa, nifâktan kurtulur. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Beydâvî)

Münâfikûn sûresinde Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki:

“Mallarınız ve çocuklarınız, Allahü teâlâyı hâtırlamanıza mâni olmasın.” (Münâfikûn  Suresi Âyet: 9)

Münâfikûn Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu ve Diyanet Türkçe Meali

Bismillâhirrahmânirrahîm

Besmele

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

1. إِذَا جَاءكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ
1. İzē cēekel munâfigûne gâlû neşhedu inneke lerasûlullâhi veellâhu yağlemu inneke lerasûluhû veellâhu yeşhedu innel munēfigîne lekēzibûn.
1. Münafıklar sana geldikleri zaman: “Senin Allah’ın elçisi olduğuna şâhitlik ederiz.” derler. Allah, senin gerçekten O’nun elçisi olduğunu çok iyi bilir. Ve Allah, münafıkların yalancı olduklarına da şâhitlik ediyor.

2. اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاء مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
2. Ette[k]hazû eymēnehum cunneten fesaddû an sebîlillâhi innehum sēe mē kēnû yeğmelûn. 
2. Yeminlerini kendilerine bir kalkan yaptılar. Allah’ın yoluna engel oldular. Gerçekten onlar çok kötü bir şey yapıyorlar.

3. ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا فَطُبِعَ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ
3. Zēlike biennehum âmenû sümme keferû fetubia alē gulûbihim fehum lē yefgahûn. 
3. Çünkü onlar, imana girdiler, sonra kâfir oldular. Bunun üzerine kalpleri mühürlendi de, onlar artık anlamaz bir toplum oldular.

4. وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
4. Veizē raeytehum tuğcibuke ecsēmuhum veiy-yegûlû tesmeğ ligavlihim keennehum [k]huşubum musennedetun yehsebûne külle sayhatin aleyhim humul aduvvu fēhzerhum gâtelehumullâhu ennē yu’fekûn. 
4. Sen o münafıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider ve söylerlerse dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar direk olmuş keresteler gibidirler. Ve her gürültüyü, korkularından aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, onun için (kendilerine emniyet etme) onlardan sakın. Allah kahretsin onları! Hakk’tan nasıl çevriliyorlar?

5. وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُؤُوسَهُمْ وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُم مُّسْتَكْبِرُونَ
5. Veizē gîle lehum teâlev yesteğfir leküm rasûlullâhi levvev ruûsehum veraeytehum yesuddûne vehum mustekbirûn. 
5. Onlara: “Geliniz, Resulullah sizin için mağfiret dilesin!” denildiği zaman, başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

6. سَوَاء عَلَيْهِمْ أَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ أَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ لَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
6. Sevēun aleyhim esteğferte lehum em lem testeğfir lehum ley-yeğfirallâhu lehum innallâhe lē yehdil gavmel fēsigîn.
6. Onlara (Allah’tan) mağfiret dilesen de dilemesen de onlar için birdir. Allah onları aslâ bağışlamayacaktır. Çünkü Allah fâsıklar topluluğunu doğru yola iletmez.

7. هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنفِقُوا عَلَى مَنْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنفَضُّوا وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ
7. Humullezîne yegûlûne lē tunfigû alē men inde rasûlillâhi hattē yenfeddû velillâhi [k]hazēinus-semēvēti vēl erdi velēkinnel munēfigîne lē yefgahûn. 


7. Onlar: “Allah’ın Peygamber’inin yanında bulunanlara hiçbir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!” diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır, fakat münafıklar bunu anlamazlar.

8. يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ
8. Yegûlûne lein raceğnē ilel medîneti leyu[k]hricennel eazzu minhel ezelle velillâhil izzetu velirasûlihî velilmu’minîne velēkinnel munēfigîne lē yağlemûn. 
8. Derler ki: “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek en üstün olan en zelil olanı oradan mutlaka çıkaracaktır.” İzzet Allah’ındır, Allah’ın Peygamber’inindir ve bütün müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler.

9. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
9. Yē eyyuhellezîne âmenû lē tulhiküm emvēluküm velē evlēduküm an zikrillâhi vemey-yefal zelike feuvleike humul [k]hâsirûn. 
9. Ey iman edenler! Ne mallarınız ne evlâtlarınız sizi zikrullahtan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardır.

10. وَأَنفِقُوا مِن مَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ الصَّالِحِينَ
10. Veenfigû mim mē razegnēküm min gabli en ye’tiye ehadekümul mevtu feyegûle rabbi levlē e[k]h[k]hartenî ilē ecelin garîbin feessaddega veeküm mines-sâlihîn. 
10. Herhangi birinize ölüm gelip de: “Ey Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin.

11. وَلَن يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْساً إِذَا جَاء أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
11. Velen yue[k]h[k]hirallâhu nefsen izē cēe eceluhē vallâhu [k]habîrum-bimē teğmelûn.

11. Allah, süresi gelip eceli yettiği zaman hiçbir canı aslâ geri bırakmaz. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün