Mevlid-i Nebi Haftası Ne Zaman 2022?
Mevlid-i Nebi Haftası ne zaman? Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklanan bu yıl ki Mevlidi Nebi haftası teması nedir?
Mevlid-i Nebi Haftası ne zaman, hangi gün? Peygamber Efendimizin doğum günü ne zaman, bugün mü? Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklanan bu yıl ki Mevlidi Nebi haftası teması nedir? Mevlidi Nebi Haftası hangi tarihler arasında kutlanır? Peygamber efendimizin kutlu doğum haftası ne zaman?
Peygamber Efendimiz’in doğduğu, alemleri ve dünyamızı şereflendirdiği günün içinde yer aldığı hafta olarak kutlanan Mevlid-i Nebi Haftası’nın ne zaman başlayacağı milyonlarca Müslüman tarafından merak ediliyor. Daha önce, ‘Kutlu Doğum Haftası’ adıyla, her yılın Nisan ayı içerisinde kutlanan hafta, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2017’de aldığı bir kararla, ‘Mevlid-i Nebi Haftası’ adıyla Miladi Takvime göre değil, Hicri Takvime göre kutlanmaya başlandı.
Safer Ayı’nın sona ermesinin ve akabinde Rebiülevvel Ayı’nın başlaması ile birlikte içinde bulunduğumuz günlerde idrak edilecek olan Mevlid Kandili ve Mevlid-i Nebi Haftası hakkında bilgiler…
2022 Mevlid-i Nebi Haftası Ne Zaman?
Mevlid Kandili Hicri ve Miladi takvime göre ne zaman kutlanır?
Hazreti Peygamber Efendimizin (sav) dünyayı şereflendirdiği gün olan Rebiülevvel ayının 12. gecesi bu yıl 7 Ekim 2022 Cuma gününe denk geliyor. Bu bilgilere göre 2022 Mevlid-i Nebi Haftası bu yıl 7 Ekim Cuma günü başlayacak ve 1 hafta sürecek.
Hz. Peygamber’in (sas) doğum günü ve Mevlid-i Nebi Haftası, uzun yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği çok yönlü etkinliklerle kutlanmaktadır. “Mevlid-i Nebî Haftası” kutlama tarihleri her yıl, hicrî takvime göre Rebîülevvel ayının on ikinci günü başlayacak şekilde değiştirilmiştir.
7 Ekim-14 Ekim 2022 tarihleri arasında bir haftaya yayılarak kutlanacak olan “2022 Mevlid-i Nebi Haftası” başlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu yıl ki “Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu’nun konusu ise “Peygamberimiz, Cami ve İrşat” olarak belirlenmiştir.
Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında hafta boyunca İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) hayatı, başından geçen ilginç olaylar, İslam’ın yayılması, Resulullah’ın ettiği dualar, Kur’an okumaları, hadisler ve hadis nakilleri başta olmak üzere birçok camii, Kur’an Kursu ve bazı eğitim kurumlarında faaliyetler ve etkinlikler yapılır. Ayrıca üniversitelere bağlı İlahiyat Fakülteleri de hem kendi camiaları hem de genel anlamda etkinlikler düzenlemektedir.
Peygamber Efendimizin doğum günü ne zaman?
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) doğum tarihi bazı kaynaklarda Miladi 17 Haziran 569, 570, bazı kaynaklarda da 20 Nisan 571 (Mısırlı El Feleki) yılı olarak geçmektedir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v) doğumundan 50-55 gün önce meydana gelmiş olan Fil vakası 571 yılında meydana gelmiştir. Ancak Fil Vak’ası’nın meydana geldiği yılın 9 Rebîülevvel’i (20 Nisan 571 Pazartesi günü) olarak tespit edilmiştir.
Hz. Peygamber’in miladi takvime göre doğum günü 20 Nisan gününe denk gelmesiyle Diyanet tarafından bu dönem 20-26 Nisan tarihleri arası kutlu doğum haftası olarak kutlanmaya başlanmıştır.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğum günü farklı mezheplerde farklı tarihlerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının on birinci gecesini on ikinci’ye bağlayan geceyi (25-26 Nisan 571 Miladi tarihine) Hz. Muhammed’in doğum gününe rastlaması nedeniyle mevlid gecesi kutlanır.
Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17’ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar.
Bu iki tarih arasındaki hafta, 1989 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı desteği ile günümüzde sadece Türkiye’de kutlanan Kutlu Doğum Haftası ilan edilmiştir.
Mevlid-i Nebi Haftası Nedir?
Hicri 1444 yılı Rebiülevvel ayının 12. gecesi Miladi olarak ise 2022 yılı 7 Ekim Cuma gününü Cumartesi’ye bağlayan gece Peygamber Efendimizin dünyayı ve âlemleri şereflendirdiği doğum gecesidir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir.
Mevlid-i Nebi haftası, içerisinde Mevlid Kandili’nin yer aldığı haftadır. Bu hafta boyunca Diyanet İşleri Başkanlığı önderliğinde Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallalahu aleyhi vessellem)’in doğum gününün kutlandığı haftadır.
Bu kutlu gün her yıl olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2022 yılı Mevlid-i Nebi haftası olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu hafta kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde çeşitli sempozyumlar, etkinlikler her yıl farklı bir tema ve başlık altında hazırlanmaktadır.
- 7 Ekim 2022 Cuma – 11 Rebiülevvel 1444 (Mevlid Kandili)
- 7-14 Ekim 2022 Cuma – Mevlid-i Nebi Haftası
‘Kutlu Doğum’ haftasının adı ‘Mevlid-i Nebi’ oldu
2017 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığının yönetmelik değişikliği ile “Kutlu Doğum” haftasının adı “Mevlid-i Nebi” olarak değiştirmiş, haftanın başlangıcının ise Hicri Takvim’e göre Rebiülevvel ayının 12’nci gününü içine alan hafta olarak kararlaştırıldı.
Peygamberimizi tanıtan bazı ayet mealleri
“Size sizden bir peygamber gelmiştir. Sizin sıkıntıya uğramanız O’na ağır gelir. Size çok şefkatlidir. Mü’minler hakkında pek merhametli ve bağışlayıcıdır.” (Tevbe, 9/128)
“… Sen kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar etrafından dağılıp giderlerdi…” (Al-i İmran, 3/159)
“Şüphesiz sen en yüksek ahlâk üzerindesin.” (Kalem, 68/4)
Onlar, “Ey rabbimiz!” derler, “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!” – Furkan Suresi 74. Ayet
Hadîs-i Şerif
“Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77)
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın 2022 Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında yayımladığı mesaj
HZ. PEYGAMBER CAMİ VE İRŞAD
Müslümanların hayatında ve anlam dünyasında vazgeçilmez bir değere sahip olan camiler gerek ibadetlerin ifasında gerekse ilahi ilke ve hakikatlerin tebliğ ve tebyin edilmesinde en etkili mekanlardır. İslam’ın kurumsal hüviyeti olan mabetler, tarih boyunca Müslümanların hem aidiyet bilincini inşa etmiş hem de birlikte var olma idealini tahkim etmiştir.
Nitekim yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de “Mescitler yalnız Allah’ındır. O halde Allah ile birlikte başkasına da tapmayın.” (Cin, 72/18) ilahi fermanıyla insanları mescidin saygınlığına halel getirici düşünce ve davranışlardan uzak durmaları hususunda uyarmıştır. Diğer bir ayette ise “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe Sûresi 18) buyurularak her bir müminin camilerin maddi ve manevi imarındaki sorumluluğuna vurgu yapılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’in bu ve benzeri ayetlerinin rehberliğinde Müslümanlar cami merkezli büyük medeniyetler kurmuşlardır. Bu medeniyette sadece cami ve mescitler değil diğer din ve inançların mabetlerinin de dokunulmazlığı muhafaza edilmiştir. Şüphesiz bu ideal davranışın altında yatan etken, Kur’an ve sünnetin mabetler ve inanç özgürlüğü ile ilgili çağlar üstü mesajlarıdır.
Allah Teâlâ’nın gönderdiği bütün peygamberler gibi Hz. Muhammed’in (sas) de aslî ve öncelikli görevi insanları tebliğ ve irşat etmektir. Yüce Rabbimiz bu yolda peygamberimizden daima sabrı ve tevekkülü kuşanmasını, insanlara yumuşak davranmasını, kolaylaştırıcı olmasını, şefkat ve merhametle muamele etmesini, emretmiş; kendisinin bir vekil, muhafız ve zorba olarak değil müjdeci, uyarıcı ve hatırlatıcı olarak gönderildiğini bildirmiştir.
Vahyin rehberliğinde sevgili peygamberimiz, genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk herkese ve toplumun her katmanına İslam’ın mesajlarını, emir ve yasaklarını, haram ve helallerini, iyilik ve güzellikleri anlatmış, Kur’an-ı yaşanan bir hayata dönüştürerek müminlere en güzel örnekliği bırakmıştır. O’nun mescit merkezli tebliğinde ve gönülleri fethetmedeki başarısının arkasında kuşkusuz, inanç ve azimle devam ettirdiği mücadelesi, güzel ahlakıyla herkesin takdir ettiği örnekliği, Kelamullah’ın izinde bilgi ve hikmeti önceleyen davet dili etkili olmuştur.
İnsanları hakka, iyiliğe erdemli olmaya davet eden nübüvvetin son temsilcisi sevgili Peygamberimiz Medine’de inşa ettiği “Mescid-i Nebi” ile gaye, değer, ahlak, fazilet ve kulluk ekseninde tüm Müslümanları bir araya getirmiş, onları vahyin nuru ve güzellikleri ile buluşturmuştur. O, irşat ve tebliğdeki vazgeçilmez konumu sebebiyle inşa ettiği mescide o kadar değer vermiştir ki şiddetli hastalığı esnasında bile mescitte cemaatle namaza devam etmiş, ashabını ve ümmetini de daima caminin vahdet ikliminde buluşmaya teşvik etmiştir.
Nitekim onun cemaatle kılınan namazın faziletlerine dair söyledikleri bunun en açık göstergesidir. Diğer taraftan onun inşa ettiği mescit; hayri hizmetlerin yapıldığı, yetim ve öksüzlerin barındığı, açların doyurulduğu, ferdi ve içtimai sorunların çözüldüğü hatta askeri ve siyasi konuların istişare edilip kararların alındığı bir yer olmuştur. Allah Resul’ünün nazarında cami; gönülleri ihya eden, zihni inşa eden, birlik-beraberlik ve kardeşliği perçinleyen, sevgi ve dayanışma ruhunu güçlendiren, iman kardeşliğinin her şeyden üstün ve değerli olduğunu yaşatan ve hissettiren eşsiz bir mekândır. Onun inşa ettiği mescit bir ibadet mekânı olduğu kadar bilgi, hikmet ve güzel ahlakın öğretildiği bir mekteptir.
O, kendisinin bir muallim olarak gönderildiğini belirterek irşat vazifesinde mescidi merkez yapmış, oradaki eğitim faaliyetlerine bizzat katılmış, özellikle çocuk, genç ve kadınların eğitimine büyük önem vermiş, İslam toplumunda eğitim öğretimin kurumsal anlamda mabette başlamasına öncülük etmiştir. İnşa ettiği mescit, çok kısa bir zamanda İslam’ın evrenselliğinin gelişme ve ilerleme özelliklerinin sembolü haline gelmiş; ilimden sanat ve estetiğe, mimariden kültür ve sosyal hayata kadar medeniyetin öncü mekânı olmuş, cehalet çağını yaşayan insanları saadet asrının huzurlu, mutlu ve müreffeh bireyleri haline getirmiştir.
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, ulaşım ve iletişimin hayatı alabildiğine kolaylaştırdığı günümüz dünyası maalesef bölgesel ve küresel krizlerin, sınıflaşma ve hizipçiliğin, bireysellik ve bencilliğin, kimlik ve değer kaybının kıskacında sıkışmış vaziyettedir. Böylesi bir vasatta din ve inançta olduğu kadar hayatla da bağını koparmış çağın mutsuz ve huzursuz insanını tıpkı saadet asrında olduğu gibi camilerin sekinet, rahmet ve bereket yüklü iklimine kavuşturmak, itibar ve irtifa kaybetmiş sözün gücünü mabetten başlayarak hayatın tüm alanına hâkim kılmak irşat sorumluluğuyla mükellef olan herkes için öncelikli görev haline gelmiştir.
Bugün nebevi metodu kuşanarak samimiyet, sabır ve sevgiyle her türlü ayrıştırma, ötekileştirme ve kutuplaştırmadan uzak bir dil ve üslupla İslam’ın aydınlık ilkelerini, hayata huzur getiren mesajlarını yeniden insanlıkla buluşturmak için gayret etmeliyiz.
Tebliğ ve irşadımızı “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir.” (Nahl, 16/125) ilahi beyanını esas alarak yapmalıyız. Kendi kalbimizden ve hayatımızdan başlayarak hâlimizi ve hâl dilimizi güçlendirmeliyiz. Tüm söz, tutum, tavır ve davranışlarımızda, İslam’ın değerlerinin tebliğcisi ve temsilcisi olduğumuzun farkında olarak hareket etmeliyiz. Bunu hakkıyla yaptığımızda şüphesiz yaşadığımız çağ İslam’ın rahmet yüklü ilkeleriyle güzelleşecek ve huzura kavuşacaktır.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ
Bu yazılar da ilginizi çekebilir;
- Camiler ve Din Görevlileri Haftası
- 2022 Mevlid Kandili ne zaman?
- Mevlid Kandili Kutlama Mesajları
- Mevlid Kandili Duaları, Yapılacak İbadetler
- Üç Aylar Ne Zaman Başlıyor?
- Diyanet Dini Günler Takvimi
- Ekim Ayı Önemli Günler ve Haftalar Takvimi
- Peygamberimizin Kronolojik Hayatı
Nukteler.com Facebook’ta