İslam

İki arada bir derede “Müslümanlık”

Modern günümüz dünyasında bir Müslümanın “iki arada bir derede” olarak ifade edilebilecek olan durumu, batılı yaşam tarzı ve muhafazakârlık arasında gidip gelen bir görünüm ve tutarsız davranışlar sergilemesidir.

İki arada bir derede “Müslümanlık” – Modern günümüz dünyasında bir Müslümanın “iki arada bir derede” olarak ifade edilebilecek olan durumu, batılı yaşam tarzı ve muhafazakârlık arasında gidip gelen bir görünüm ve tutarsız davranışlar sergilemesidir.

Gerçek Müslümanlığın hakkını vererek, her iki dünya saadeti için de çalışmalı, özümüze dönerek, yaşantımıza, söz ve davranışlarımıza çeki düzen vermek zorundayız.

İki arada bir derede “Müslümanlık”

Bir abimiz anlatmıştı, 1970’lerde henüz televizyon ve uydu antenleri yokken! Kırım’lı bir Türk kardeşimiz hep Türkiye hayali kuruyor. Türkiye’ye gelebilme çareleri arıyor ama nafile. Çünkü o zamanlar maddi, manevi bu imkansız bir durum.

Hatta hacca gitmek yerine, o kutsal mekanların aşkından daha çok nerdeyse Türkiye’yi görmeyi arzuluyor. Biliyor ki Osmanlı İslam’ın Bayraktarlığını yapmış, Türkiye demek onun için Mekke, Kabe gibi kutsal İslam’ın yaşandığı, yerler demekti.

Yıllar sonra ülkesine köyüne televizyonlar ve uydu antenleri gelince bir oh çekiyor. şimdi Türkiye’mi buradan takip edebileceğim, hasret giderip bu ekranlardan manevi eksikliği azda olsa giderebileceğim diye seviniyor.

Fakat, Türk dizileri ve yapımlarındaki ahlaki rezaletleri, İslam’a uygun olmayan kareleri seyredince, bin bir pişman oluyor yıkılıyor ve  hüsrana uğruyor.

Yine Türkler Almanya’ya davet edilince, Almanların tereddütlerini gidermek için papazlar diyorlar ki, Dünyanın en güzel, en güvenilir, en ahlaklı insanları Türkler geliyor. Bunun üzerine bazı Almanlar misafir etmek için gelen Türklere kapılarını açıyorlar.

Gelen Türkler kaymak gibi tıraş olmuş, çoğu bıyıksız, hatta kravat takanlar bile var. “Yaşamlarında İslam’ın bir emaresini görmek mümkün değil.” Aradan bir iki ay geçiyor, Almanlar papaza gidip diyorlar ki, papaz efendi sen bize ne anlattın bunlar ne çıktı? Bunların kılık kıyafetleri, yaşam tarzları, ahlaki duruşları, bizden bin beter. Hatta kadın ve kızlarımıza bir bakışları var ki bizi korkutuyor…

Papaz diyor ki, valla ben bunları değil dedelerini tanıyordum. Bu gelenlerin dedeleriyle yakından, uzaktan hiç bir benzerlikleri ve alakaları yok. Çok  özür dilerim ben yanılmışım diyor.

Yine Hans’la bizim Hasan aynı yerde çalışırlar, aynı yere yakın oturur arkadaş olurlar. Hasan dayanamaz Hansı İslam’a davet etmeye kalkar, ama nerede? Bir içki masasında.

Hasan Derki, Hans! Senin cehenneme gitmeni orda ebedi yanmanı istemem, gel Müslüman ol! Hans düşünür taşınır derki, ben her gün içerim bu içkiyi bırakamam, İslam’da ise içki haram. Hasan der, bende içiyorum kafirmi oldum? Bir şey olmaz der.

Hans sizde namaz var günde beş defa çorap çıkarıp abdest alamam, namazda kılamam. Hasan sinirlenir bende kılmıyorum bir şey olmaz der.

Hans zekat, hac vs. bir sürü sorularını arka arkaya sıralar, Hasan bende bunları her zaman yapmıyorum, hem içkimi yudumlar arada birde namaz kılarım bir şey olmaz deyince, Hans hiddetlenir yüksek sesle, Hasan der! “Ben zaten Müslümanmışım, senden bir farkım yok ki, geriye bir şey kalmadı ki” der.

İşte biz bu hale geldik, “Müslüman doğuyor kâfir gibi yaşıyoruz.” Onlar gibi giyiniyor, yiyor, faiz alıyor yılbaşı kutluyor, onlar gibi eğleniyor, hatta onlar gibi düşünüyoruz. Onlar bizim gibi, bizde onlar gibi yaşıyoruz.

Geriye bir kelimeyi “ŞAHÂDET kaldı ki.” Bunun altını da İslam’ın diğer şartlarıyla doldurmadıktan sonra, onlardan hiç bir farkımız kalmaz…

Bugün İslam coğrafyasına baktığımız zaman kâfirlerin yaşamından bin beter yaşam ve hayat tarzımız var. Boşa harcanan zaman bizde, kumar bizde, zina bizde, yalan dolan, aldatma, dedi kodu, laubalilik, karaborsa, okumama, kanun tanımama, her şeye ahkam kesme, tarihinden, özünden habersiz yaşama bizde..

İnanın kâfir LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUR RESULULLAH dese, İslam’ı bizden daha iyi yaşıyor olacaktırlar.

Bu gün bizim dünyada çektiklerimizin sebebi, İslam olduğumuz hâlde Kur’an ve sünnet çizgisinden uzak yaşadığımız için başa gelmektedir.

Çünkü biz Allah’a söz vermişiz. Ya bu işin hakkını verecek, her iki dünya saadetini yakalayacağız. Ya böyle iki arada bir derede kalıp, bu dünyayı kaybedip öbür âlemde de Allah muhafaza sıkıntıya düşeceğiz.

Can boğaza gelmeden, iş işten geçmeden öze dönmek, kendimize gelmek zorundayız. kıymetli dostlarım..

Not; Bu gün Avrupa’da ciddi bir İslami gelişme ve yaşayış varsa, yine o dönemde İslam’ın hakkını veren, hal hareket ve örnek yaşantılarıyla gurbetçilerimiz olmuştur. Onları şükran ve minnetle anıyoruz…

Yazar : Ahmet Ali Canbaz

Bu yazılarda ilginizi çekebilir;

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün