GündemYaşam

17 Ekim Uluslararası Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması Günü

2024 Dünya Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması Günü nedir? Yoksullukla mücadele neden bu kadar önemli? Yoksulluk ne zaman sona erecek?

Dünya Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması Günü nedir, ne zaman kutlanır? Yoksulluk Günü var mı? Yoksulluğu ortadan kaldırmak mümkün mü? Yoksullukla mücadele neden bu kadar önemli?

Yoksullukla mücadelede hangi noktadayız? 2024’te yoksulluk artıyor mu? Yoksulluk ne zaman sona erecek? En düşük yoksulluk oranına sahip ülke hangisidir? 17 Ekim Dünya ne günü, hangi özel gün? 2024 Dünya genelinde ve Türkiye’de yoksulluk verileri

Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması Günü

(International Day for the Eradication of Poverty)

Uluslararası Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması Günü, tüm dünyada her yıl 17 Ekim‘de kutlanan uluslararası bir gündür.

Bu yıl, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 22 Aralık 1992 tarih ve 17 Ekim 47/196 sayılı kararında Uluslararası Yoksulluğu Ortadan Kaldırma Günü olarak dünya genelinde 31. yıldönümünü kutlanmaktadır.

Dünya genelinde ilk defa anma günü, 1987 yılında Fransa’nın Paris kentinde, 100.000 kişinin Trocadéro’daki İnsan Hakları ve Özgürlükler Meydanı’nda Peder Joseph Wresinski tarafından bir hatıra taşının açılışında yoksulluk, açlık, şiddet ve korku kurbanlarını anmak ve onurlandırmak için yapılan toplantıda gerçekleştirildi.

Paris’te orijinal hatıra taşına kazınmış metinde şöyle yazıyordu;

“Erkeklerin ve kadınların aşırı yoksulluk içinde yaşamaya mahkum edildiği her yerde insan hakları ihlal edilmektedir. Bu haklara saygı duyulmasını sağlamak için bir araya gelmek bizim büyük görevimizdir.”

International Movement ATD Fourth World’ün kurucusu Wresinski’nin ölümünden dört yıl sonra, 1992’de Birleşmiş Milletler 17 Ekim’i resmen Uluslararası Yoksulluğu Ortadan Kaldırma Günü olarak belirledi.

Yıllara Göre Dünya Yoksullukla Mücadele Günü Tarihleri

Bu yıl kutlanan Uluslararası Yoksulluğu Ortadan Kaldırması Günü 17 Ekim Perşembe günüe denk geliyor.

  • 2024 – 17 Ekim Perşembe
  • 2025 – 17 Ekim Cuma

2024 Yoksullukla Mücadele Günü Teması nedir?

Birleşmiş Milletler, her yıl farklı bir tema ile dünyanın dört bir yanında yoksulluğun üstesinden gelmek için mücadeleye teşvik ediyor. Bu yıl “Toplumsal ve Kurumsal Kötü Muameleye Son Vermek: Adil, barışçıl ve kapsayıcı toplumlar için birlikte hareket etmek” (Ending Social and Institutional Maltreatment Acting together for just, peaceful and inclusive societies) 2024 Uluslararası Yoksulluğu Ortadan Kaldırma Günü’nün ana teması olarak belirlendi. İnsan onuru, yalnızca başlı başına bir temel hak olmayıp, diğer tüm temel hakların esasını oluşturur.

“İnsan onuru inkar edildiğinde insan haklarının temeli zayıflar ve tehdit eder.”

Her birimiz başkaları tarafından kabul edilmeye, saygı görmeye ve eşit muamele görmeye hakkımız var. Ancak bugün milyonlarca insan yoksulluk içinde yaşamaya, kabul edilemez aşağılamalara, ayrımcılığa ve ezici yoksunluklara maruz kalmaya zorlandıklarında insanlık onuru inkar ve ihlal ediliyor.

İnsan onuru, hayal gücünden yoksun, yeterince finanse edilmeyen ve kapsayıcı olmayan ekonomik ve sosyal politikalar ve programlar yoluyla insanların istihdam fırsatlarının engellendiği işyerlerinde en bariz şekilde inkar edilmektedir.

Çoğu zaman, iş bulduklarında bile, düşük ücret alıyorlar, fazla çalıştırılıyorlar ve en temel sosyal korumaya bile erişimleri olmadan, güvensiz koşullara katlanmak zorunda kalıyorlar.

“Adil bir toplum, her bireyin işinin önemli ve değerli olduğunu ve toplumun genel refahına katkıda bulunduğunu kabul eder. İnsana yakışır iş ilkeleri üzerine inşa edilmiş bir toplum, başta yoksulluk içinde yaşayanlar olmak üzere tüm insanların katkısının tam olarak farkına varmamızı sağlar.”

Bu nedenle, insana yakışır iş fırsatları yaratmak, yoksulluğu sona erdirme mücadelesinde bir zorunluluktur ve insana yakışır işin herkese açık olmasını sağlamak için dayanışma içinde hareket etmeliyiz.

1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, önsözünde insan onurunu kutsallaştırmıştır:

‘İnsanlık ailesinin tüm üyelerinin doğuştan gelen onurunun ve eşit ve devredilemez haklarının tanınması, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temelidir.’

“Onur ya da haysiyet” soyut bir kavram değil, herkese aittir. Bugün, sürekli yoksulluk içinde yaşayan birçok insan, haysiyetlerinin reddedildiğini ve saygı görmediğini deneyimliyor. En yoksul insanlara nasıl davranıldığı, toplumlarımızda insan onuruna gösterilen saygının bir ölçüsüdür.

Gerçek şu ki, herkesi doyuracak kadar ürettiğimiz bir dünyada, 811 milyon insanın yeterli gıdaya sahip olmadığı ve 44 milyonunun kıtlığa sürüklenme riskiyle karşı karşıya olduğu bir dünyada, 2 milyar insan hala güvenli içme suyundan ve 3,6 milyar insan güvenli bir şekilde yönetilen sanitasyondan yoksun yaşıyor. 1,3 milyar insan hala çok boyutlu yoksulluk içinde ve bunların neredeyse yarısı çocuk ve genç nüfustan oluşuyor. (kaynak: UNDP, WHO, UNICEF, WFP)

Temel hizmetlere erişim ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği de dahil olmak üzere fırsat eşitsizliği devam ederken gelir eşitsizliği keskin bir şekilde artıyor ve her yıl zengin ile yoksul arasındaki fark daha da açılıyor. Geçen yılla birlikte milyonlarca çalışan ve işçi, kendi temel hakları ve iş kalitesinin erozyona uğramasıyla mücadele ederken diğer taraftan büyük şirketlerin gücü ve milyarder sınıfının zenginliği eşi görülmemiş bir artış kaydediyor.

Yoksulluk ve eşitsizlik kaçınılmaz değildir. Bunlar, toplumlarımızdaki en yoksulları ve marjinalize edilmiş kişileri güçsüzleştiren ve temel haklarını ihlal eden kasıtlı kararların veya eylemsizliğin sonucudur. Yoksulluğun sessiz ve sürekli şiddeti – sosyal dışlanma, yapısal ayrımcılık ve yetkilerin elinden alınması – aşırı yoksulluk içinde sıkışıp kalmış insanların yoksulluktan kurtulmalarını zorlaştırıyor ve insanlıklarını inkar ediyor.

COVID-19 salgını bu dinamiği vurgulayarak, sosyal koruma sistemi boşluklarını ve başarısızlıklarını, ayrıca yapısal eşitsizlikleri ve yoksulluğu derinleştiren ve sürdüren çeşitli ayrımcılık biçimlerini ortaya çıkarmıştır.

Bu yıl, Dünya Aşırı Yoksullukla Mücadele Günü’nün 36. Yıldönümü ve Uluslararası Yoksulluğu Ortadan Kaldırma Günü’nün 31. yıl dönümü. Bu Gün, yoksulluktan muzdarip milyonlarca insanı ve onların günlük cesaretlerini onurlandırıyor ve yoksulluğu ortadan kaldırmak ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek için sahip olduğumuz temel küresel dayanışmayı ve ortak sorumluluğu kabul ediyor.

Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 2024 orta vadeli incelemesi, hükümetlere gezegende ve en yoksullarda uygulanan şiddeti sona erdirme ve yoksulluğu ve baskıyı sürdüren ve ilerlemeyi engelleyen yapısal eşitsizlikleri ve ayrımcılığı düzeltme fırsatı sunuyor.

Yoksulluğun ortadan kaldırılması ile ne kastedilmektedir?

Yoksulluğun ortadan kaldırılması, insanları fakir olmaya zorlayan sosyal, ekonomik ve çevresel etkenler ile yoksulluğun temel nedenlerinin çözülmesi anlamına gelir. Aynı zamanda herkesin gıda, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlara erişiminin sağlanmasını amaçlar.

Dünyadaki yoksulluğu ortadan kaldırmak mümkün mü?

Yoksulluk dünya genelinde gerçekten azalıyor mu? Yoksulluğun sonunu gerçekten görebilir miyiz?

Yoksulluğun sona ermesi sadece fakirlere yardım etmek değildir. Her kadına ve erkeğe haysiyetle yaşama şansı vermektedir.

Yoksulluk içinde yaşayan kişiler, haklarını gerçekleştirmelerini engelleyen ve yoksulluklarını devam ettiren, birbiriyle ilişkili ve birbirini pekiştiren birçok yoksunluk yaşarlar: tehlikeli çalışma koşulları, güvensiz konut, besleyici gıda eksikliği, adalete eşit olmayan erişim, siyasi güç eksikliği, sağlık hizmetlerine sınırlı erişim

Dünya Bankası 2019 yılı verilerine göre, 25 yıldan az bir süre içinde 1,1 milyar kişi yoksulluktan kurtuldu. Buna göre günlük geliri 1,90 doların altında olan, 1990 – 2015 yılları arasında, uluslararası yoksulluk sınırında yaşayan insanların sayısı 1,9 milyardan 735 milyona geriledi. Yani dünyadaki toplam nüfusun yüzde 36’sına denk düşen yoksul oranı yüzde 10’a indi.

Dünya Bankası, salgın nedeniyle dünya çapında 88 ila 115 milyon insanın 2020’de aşırı yoksulluğa (1.9 $ / gün yoksulluk sınırı) düşeceğini tahmin ediyor. Dünya Bankası, aşırı yoksulluğun 2030 yılına kadar sona erdirilebileceğini öngörüyor.

Ancak yoksulluğa karşı mücadele her yerde aynı ölçüde yürütülmüyor. Yoksulluk sınırını belirlemiş olan ekonomist ve Dünya Bankası eski Başkan Yardımcısı Martin Ravallion, mevcut kalkınma politikalarının “yoksullara yeterince ulaşmadığı” kanısında.

2030’da yoksulluğun sıfır seviyesine çekilmesi, Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında yer alıyor. Ancak BM’in Temmuz’da yayınladığı bir raporda, bu tarihte hala dünya nüfusunun yüzde 6’sının yoksulluk sınırının altında yaşıyor olması öngörülüyor.

Ekonomistler ise küresel yoksulluk oranının 2030’da % 8 olma ihtimalinin daha yüksek olacağını tahmin ediyorlar. Bu, dünyadaki tahmini 8,3 milyar insandan yaklaşık 664 milyon insanın hala yoksulluk içinde yaşayacağı anlamına geliyor.

Bu tartışmalarda ülkelerin politikaları ve yoksulluğun tanımı ile de farklılık gösterebilmektedir.

Yoksullukla Mücadele Günü

Yoksulluğun ortadan kaldırılması neden bu kadar önemli?

Ekonomik kriz ve yoksulluk sadece hane halkı gelirlerini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda eğitime ve doğru beslenmeye ve sağlık hizmetlerine de sınırlı erişime neden olur. Bu nedenle insan ilişkilerini aşındırmaya başlar ve toplum varlıklarını da tüketir.

Sosyolojik bir kavram olarak yoksulluk, gelir eksikliği veya yetersizliği içinde bulunan insanların günlük yaşamlarını devam ettirebilmeleri için, sunulan mal ve hizmetlerden toplumdaki diğer bireylere oranla daha az yararlanmaları veya hiç yararlanamamalarıdır.

Sunulan mal ve hizmetlerden yararlanamamak ise eşitsizlikle bağlantılıdır. Zira eşitsizlik, bir toplum içinde yer alan bir grup ya da gruplar içindeki farklı bireylere eşitsiz ödüller sunmayı ifade eden bir kavramdır. Bu noktada yoksullar, içinde bulunulan teorik çerçeveye göre; hiçbir ödül alamayan, almak istemeyen veya ödül alması engellenen kişiler olarak nitelenebilir. Böylece eşitsizlik bazen anlamlı ve işlevsel görülürken bazen de istenmeyen ve ortadan kaldırılması ve ya bu yapılamasa bile azaltılması gereken bir olgu olarak görülür.

Dünya Geneli Yoksulluk Gerçekleri ve Rakamları

  • 2015 yılında 736 milyon insan günde 1,90 ABD doları olan uluslararası yoksulluk sınırının altında yaşıyordu.
  • 2018’de, dünyadaki işçilerin ve ailelerinin neredeyse yüzde 8’i kişi başına günlük 1,90 ABD dolarının altında bir gelirle yaşıyordu.
  • Yoksulluk sınırının altında yaşayan çoğu insan, iki bölgeye aittir: Güney Asya ve Sahra altı Afrika.
  • Yüksek yoksulluk oranları genellikle küçük, kırılgan ve çatışmalardan etkilenen ülkelerde görülür.
  • 2018 itibariyle, dünya nüfusunun yüzde 55’inin en az bir sosyal hizmete veya nakit yardımına erişimi yok.

Türkiye’de Yoksulluk Verileri 2024

Toplumun büyük bir kesimi için günlük yaşam mücadelesi giderek zorlaşmaktadır. Ücret artışlarının aynı dönemdeki fiyat artışlarının altında kalması nedeniyle çalışan kesimin yaşam koşulları gerilemeye devam etmektedir. Yapılması gereken zorunlu harcamalar (kira, elektrik, ulaşım vb.) bir ailenin yeterli ve dengeli beslenebilmesi için aile bütçesinden gıdaya yeterli payın ayrılmasına imkân vermemektedir.

TÜRK-İŞ Konfederasyonunun yaptığı araştırmanın 2024 Eylül ayı sonucuna göre;

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 19.830,73 TL’ye,

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 64.595,21 TL’ye,

Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 25.706,18 TL ’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ’ in verilerine göre “mutfak enflasyonu” verilerindeki değişim Eylül 2024 itibariyle şu şekilde gerçekleşmiştir:

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre % 2,90 oranında gerçekleşti.

Altı aylık değişim oranı % 37,41 oldu.

Son on iki ay itibariyle değişim oranı ise % 48,72 olarak hesaplandı.

Yıllık ortalama artış % 71,23 olarak gerçekleşti.

Türkiye’de Asgari ücret açlık sınırının altında

2024 yılında yüzde 49,1’lik bir artışla net 17.002 TL olarak belirlenen asgari ücret, Nisan 2024 itibarıyla açlık sınırının altına gerildi. Böylece 2023 Ocak ve 2024 Mayıs arasında net asgari ücret, açlık sınırını yalnızca yılın 4 ayında aşabildi.

Raporda 2024 yıllık enflasyon oranının en az yüzde 45 olacağı varsayımı ile açlık sınırının Aralık 2024’te 21.122 TL’ye ulaşacağı öngörüldü. Buna göre asgari ücretin artırılmaması halinde, net asgari ücret açlık sınırının yaklaşık yüzde 20 altına gerileyecek.

Türkiye fakir bir ülke mi?

Dünya Bankası, Türkiye’yi kişi başına düşen GSYİH açısından üst orta gelirli bir ülke olarak sınıflandırıyor. Türkiye’de 2002 yılında 3 bin 608 dolar olan milli gelir, 2009 yılı hariç 2013 yılına kadar artarak 12 bin 582 dolar ile zirveyi gördü. Ancak kişi başına düşen milli gelir 2014’ten sonra gerilemeye başladı. 7 yıl boyunca eriyen milli gelir 2021 yılında artarak 9 bin 592 ABD doları oldu.

Öte yandan gerek Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası (GSYH) gerekse kişi başına düşen milli gelir 2002 – 2021 yılları arasında katlanarak artmasına rağmen, Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay son yıllarda iyice düştü. Bunun anlamı; Türk ekonomisi büyürken dünya ekonomisi de büyüyor. Ancak Türkiye’nin bu dünya ekonomisinden aldığı pay 2013 yılından bu yana geriliyor. Hatta 2021’de Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay 1980 yılının gerisine düştü.

Kişi başına milli gelir ciddi şekilde artarken en büyük ekonomiler listesinde Türkiye’nin sırası yeniden 1980 seviyesine geriledi.

Kişi başına milli gelirde Türkiye dünyada kaçıncı sırada?

Türkiye’de kişi başına milli gelir 10 sene önce dünya ortalamasından 1500 dolar fazla iken 500 dolar geriye düştü. Dünyanın en büyük ekonomi sıralamasında da Türkiye irtifa kaybetti ancak hala en büyük 20 ekonomi arasında olmayı sürdürüyor.

IMF’nin Nisan 2024’te yayınladığı rapora göre 2023 yılında Türkiye’de kişi başına düşen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 12 bin 849 Amerikan doları oldu. Türkiye bu gelir ile dünyada 72. sırada yer aldı.

En Yoksul Ülkeler

Dünyanın en fakir ülkeleri, Dünya Bankası sıralama sistemine göre dört kademeli ekonomiler içinde düşük gelirli ekonomiler olarak sınıflandırılıyor. Bu sıralama, her ülkenin kişi başına düşen gayri safi milli gelirine dayanmaktadır; bu, ülkenin toplam gelirinin nüfusa bölünmesinin bir ölçüsüdür.

Küresel olarak baktığımızda, aşırı yoksulluk içinde yaşayan insan sayısı, 1982’de 1,94 milyardan 2017’de 696 milyona, onlarca yıldır düşüşte. Bu düşüş özellikle cesaret verici çünkü aynı zaman diliminde Dünya nüfusu önemli ölçüde arttı, 1981’de kabaca 4,5 milyar insandan 2021’de 7,8 milyarın üzerine çıktı.

ABD Dünyanın en büyük ekonomisi olmasına rağmen, ülke önemli bir servet eşitsizliği açığına sahiptir. ABD’deki resmi 2017 yoksulluk oranı %12,3 idi. 2021’deki resmi yoksulluk oranı yüzde 11,6’ydı ve 37,9 milyon kişi yoksulluk içindeydi.

Bir ulusun bir yılda ürettiği tüm mal ve hizmetlerin toplamı, gayri safi yurtiçi hasılasıdır. Ancak bir ülkenin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nı bulmak, mali durumunu belirlemek için yetersizdir. Servetin dağılımı GSYİH tarafından dikkate alınmaz. Bu nedenle GSYİH’yı ülke nüfusuna bölmek daha uygun bir değerlendirme yöntemidir.

Ancak, bu tür bir ölçümün kendi sorunları vardır. Bir gelir, bir ülkede diğerinden çok daha az satın alabilir. Bu nedenle, bir ülkenin sakinlerinin gelirleriyle ne kadar satın alabileceğini değerlendirmek de önemlidir. GSYİH, ülkenin satın alma gücü paritesine göre ayarlanmalıdır. Enflasyon da dikkate alınır.

Global Finance’e göre ülkelerin hem zengin hem de eşitlikçi olması tercih edilir çünkü ekonomik eşitsizlik eninde sonunda tüm ülkeleri olumsuz etkiler ve büyümeyi yavaşlatır.

İşte dünyanın en zengin 10 ülkesi:

  • Lüksemburg
  • Singapur
  • İrlanda
  • Katar
  • Makao SAR
  • İsviçre
  • Birleşik Arap Emirlikleri
  • Norveç
  • Amerika Birleşik Devletleri
  • Brunei Sultanlığı

Dünyanın en fakir ülkeleri şunlardır:

  • Liberya
  • Madagaskar
  • Çad
  • Malawi
  • Mozambik
  • Nijer
  • Somali
  • Kongo Demokratik Cumhuriyeti
  • Orta Afrika Cumhuriyeti
  • Güney Sudan
  • Burundi

İstikrarsız veriler nedeniyle listede mevcut olmayan Afganistan, Lübnan, Suriye ve Ukrayna da yoksul ülkeler listesine giriyor.

Yoksulluk ne demektir?

Yoksul ve yoksulluk kelimesi, günlük hayatta her birimizin sıklıkla kullandığı kelimelerden bir tanesidir. Yoksulluk, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre farklı anlamları olan yoksul kelimesi, Türkçe’de tek başına ya da farklı cümleler ile beraber kullanılabilir.

TDK’ye göre yoksul kelimesi anlamı şu şekildedir:

  • Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), parasız, varlıksız, variyetsiz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı
  • İstenilen nitelikte ve özellikte olmayan, yetersiz

Yoksulluk, yiyecek, giyecek ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılayacak yeterli paraya sahip olmamakla ilgilidir. Ancak yoksulluk, yeterli paraya sahip olmamaktan çok daha fazlasıdır.

Dünya Bankası, küresel yoksulluk algısının oluşumunda ve yoksulluğa yönelik mücadele de önemli uluslararası kurumlardan biridir. Dünya Bankası yoksulluğu daha çok parasal gelir bakımından tanımlamaktadır.

Dünya Bankası Örgütü yoksulluğu şu şekilde tanımlıyor:

“Yoksulluk açlıktır. Yoksulluk barınak eksikliğidir. Yoksulluk hastalanmak ve bir doktora gidememektir. Yoksulluk, okula erişimin olmaması ve okumayı bilmemektir. Yoksulluk iş sahibi olmamak, gelecek için endişeli olmak, her seferinde kaygılı bir gün yaşamaktır.

Yoksulluğun yer ve zaman içinde değişen birçok yönü vardır ve birçok şekilde tanımlanmıştır. Çoğu zaman yoksulluk, insanların kaçmak, kurtulmak istediği bir durumdur. Bu nedenle yoksullukla mücadele, dünyayı değiştirmeye yönelik bir eylem çağrısıdır (hem yoksullar hem de zenginler için). Böylece daha pek çok kişi yemek için, barınak için, eğitim ve sağlığa erişim için, şiddetten korunma için toplum içinde yeterli bir konuma sahip olurlar.”

Yoksulluk, Sefalet ile Eşanlamlıdır

Yoksulluğun yol açtığı başarısızlık kolektif bir başarısızlıktır.

Bir çiçek açmadığında asla çiçeği suçlamayız, çevresini suçlarız. Başarısız gelişiminde çevresinin rol oynadığını varsayıyoruz. Bu nedenle, ona ek güneş ışığı, su, daha iyi toprak, daha fazla sevgi vererek ona daha fazla özen göstereceğiz.

Ancak iş insanlara geldiğinde, düzgün çiçek açmadıklarında, çevrelerinin olumsuz nedenlerine nadiren bakarız. Çevrenin refahı veya sefaleti nasıl şekillendirdiğini nadiren düşünürüz. Dolayısıyla çevrenizin bir ürünü olduğunuzu anlamada bir kopukluk var.

Devletler öncelikle zenginler adına müdahale eder. Bu zorunluluktan değil, tasarımdan kaynaklanmaktadır. Adam Smith’e göre zengin ve fakir arasındaki bu ilişki devletin temelini oluşturmuştur. Zenginlik ve gücün “insanlar arasında otorite ve itaat oluşturduğunu” yazmıştır.

Yoksulluk ve suç yakından ilişkilidir. “Şiddet yoksulluğa neden olmaz. Şiddet, yoksulluğun bir belirtisidir.”

Yoksulluk, yoksul olma durumudur. Paranın az olması veya hiç olmaması anlamına gelir.

Sefalet, aşırı üzüntü veya ıstıraptır. Büyük bir fiziksel veya zihinsel sıkıntı veya rahatsızlık hali veya hissidir.

Kaynaklar:

Bu yazılar da ilginizi çekebilir;

Nukteler.com Facebook’ta

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün