Mehmet Akif Ersoy vefatının 88. yıl dönümü
Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873'te İstanbul'da doğan İstiklal Marşı yazarı, milli şairimiz kimdir, kısaca hayat hikayesi ve biyografisi
27 Aralık 2024 Mehmet Akif Ersoy vefatının 88. yıldönümüdür. 20 Aralık 1873’te İstanbul’da doğan İstiklal Marşı yazarı olan milli şairimiz kimdir, nerelidir, eserleri nelerdir? Mehmet Akif Ersoy’un doğumunun veya ölümünün kaçıncı yılı?
Mehmet Akif Ersoy nerede dünyaya geldi, kaç yaşında ve nasıl vefat etti? Mehmet Akif Ersoy’un çocukluğu nerede geçti? İşte Mehmet Akif Ersoy’un kısaca hayat hikayesi ve biyografisi, Mehmet Akif’in bilinmeyenleri…
20 Aralık 2024 Mehmet Akif Ersoy’u doğumunun 151. yıl dönümüdür. 27 Aralık 2024 Mehmet Akif Ersoy vefatının 88. yıldönümüdür. Bu vesileyle Millî şairimiz Mehmet Âkif ERSOY’u rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.
Mehmet Akif Ersoy Kimdir?
Türk şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur’an mütercimi ve siyasetçi Mehmet Âkif Ersoy, 20 Aralık 1873 doğdu ve 27 Aralık 1936 yılında İstanbul’da 63 yaşında vefat etti.
Birlik ve beraberliğimizin sembolü İstiklal Marşımızın şairi, milletinin, vatanının, bayrağının sevdalısı, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ulusal marşı olan İstiklâl Marşı’nın yazarıdır. “Vatan Şairi” ve “Milli Şair” unvanları ile anılır.
Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873’te İstanbul’da, Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Annesi Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi’dir.
Babası, ona ebced hesabıyla doğum tarihini ifade eden “Ragîf” adını verdi. Fakat telaffuzu zor geldiğinden arkadaşları ve annesi ona “Âkif” ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.
Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
İlk öğrenimine Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladı. İki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882).
Aynı zamanda Fatih Camii’nde Farsça derslerini takip etti. Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde hep birinci oldu.
Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885’te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi’ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.
Öğrenim Hayatı
Mehmet Akif Ersoy öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi’ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi’ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu.
Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında arttı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. Daha sonra bu okulda Türkçe öğretmenliği yapacaktır. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi’nde şiirleri ve yazıları yayımlanacaktır.
Mehmet Âkif’in hem öğrencilik hem de hocalık yaptığı bu mekânda bugün İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi hizmet vermektedir. Mehmet Âkif ve arkadaşlarının yemekhane salonu bugün İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mehmet Âkif Ersoy Fuaye Salonu olarak kullanılmakta, iç kapı üzeri ve çevresini tam kıtalarıyla İstiklâl Marşı ve Âkif’in büyük portresi süslemektedir. Aynı kampüste Mehmet Âkif Ersoy Tarım Müzesi de yer almakta ve gençlere her fırsatta büyük şairimizi hatırlatmaktadır.
II. Meşrutiyet’in büyük etkisinde kalan Âkif, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin’in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908’de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde çeşitli görevlerde bulunup, Balıkesir’e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii’nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul’a döndü.
İstiklâl Marşı Yarışması
1921’de Ankara’da Taceddin Dergâhı’na yerleşen Mehmet Âkif, 500 lira ödül konularak açılan İstiklâl Marşı yarışmasına başta katılmadı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Beyin teşvikiyle ikna oldu.
Onun orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye’de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17:45’te Milli Marş olarak kabul edildi.
Mehmet Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.
Vefatı
Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır’da yaşayan Milli Şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda 63 yaşında vefat etti.
Mehmet Akif, vefat ettikten sonra Edirnekapı Mezarlığı’na gömüldü. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960’ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği’ne nakledildi.
Mezarı, Edirnekapı Şehitliğinde bulunmaktadır. .
Eserleri
Mehmet Akif, yazılarında Türkçülük ve Batıcılık akımlarına eleştiride bulunmuş, İslamcılık akımından etkilenmiştir. Yazılarında realisttir.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un en önemli eserleri İstiklal Marşı (1921) ve yedi bölümde topladığı Safahat (1911-1933) adlı eseridir.
Safahat’ın bölümleri:
1. Safahat (1911): Meşrutiyet yıllarındaki Osmanlı dönemini ele almıştır.
2.Süleymaniye Kürsüsünde: Osmanlı’da halk ile aydınlar arasındaki ilişkiyi anlatmıştır.
3.Hakkın Sesleri (1913): Bu bölümde şairin her şiirinin başında bir ayet bulunmaktadır.
4.Fatih Kürsüsünde ( 1914): Yeni nesillere mücadele ruhunu aşılamak amacıyla düşünceler dile getirilmiştir.
5.Hatıralar (1917): İslam birliğinin öne çıktığı bu bölümde her şiirin başında bir hadis bulunmaktadır.
6.Asım (1924): Birinci Dünya Savaşı’nın ele alındığı bölümdür.
7.Gölgeler (1933): Din içerikli şiir ve dörtlükleri kapsar.
Edebî Kişiliği
Mehmet Akif Ersoy, şiirde dilin sade bir şekilde kullanılmasına özen göstermiştir. Aruz veznini yumuşatarak hem dilin yapısını bozmamış hem de aruz veznini kullanmıştır. Şiirlerinde sadeliği seçerken aynı zamanda da şiirin içerisinde bir musiki düzeni yaratarak kendine özgü bir tarz yaratmıştır.
- Mehmet Âkit, şiirlerinde Türk-İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu, sosyal-siyasal ve kültürel hayatı, bu hayatın çürüyen eksik yanlarını, realist bir bakışla dile getirmiştir.
- Mehmet Âkit, sanat yaşamı boyunca herhangi bir edebî topluluk içerisinde yer almamıştır.
- Mehmet Âkit, milli edebiyatın dil ve edebiyat anlayışını benimsememiş sadece o dönemde ürünler verdiği için milli edebiyat bağlamında değerlendirilmektedir.
- “Toplum için sanat” anlayışına bağlıdır.
- Cehalet, taassup, fakirlik, inançsızlık, köksüzlük onun şiirinin en önemli konularıdır.
- Şiirleri, genel anlamda İslâmî bir lirizme sahiptir.
- Nazmı nesre yaklaştırmada oldukça başarılıdır.
- Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle kaleme almıştır.
- Aruzu Türkçeye başarıyla uygulayan üç önemli sanatçıdan (Tevfik Fikret, Yahya Kemal) biridir.
- Divan edebiyatı nazım biçimlerini özellikle de mesnevi nazım biçimini kullanmıştır.
- Şiirleri genel anlamda lirik- epik kategorilerinde değerlendirilmiştir.
- İslamcılık akımını benimsemiş, çeşitli yazılarında sık sık Batıcılık ve Türkçülük akımını eleştirmiştir.
- Manzum hikâye türünün Türk edebiyatındaki önemli isimlerinden biridir
- Seyfi Baba, Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasta; Mehmet Akif’in meşhur manzum öykülerindendir.
Mehmet Akif’in Önemi
Mehmet Akif Ersoy, Türk milletinin kültürel, milli ve manevi kimliğinde derin izler bırakmış bir şahsiyettir. Onun önemi, yalnızca edebi bir deha olmasından değil, aynı zamanda fikirleri, ahlaki duruşu ve halkın gönlünde oluşturduğu güçlü bağlardan kaynaklanır.
- İstiklal Marşı ve Milli Kimlik
Mehmet Akif, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde halkın moralini yükselten bir sembol isimdir. İstiklal Marşı, Türk milletinin ortak duygularını, kahramanlık destanını ve bağımsızlık arzusunu en güçlü şekilde ifade eder. Bu marş:
- Sadece bir şiir değil, bağımsızlık ve inanç manifestosu niteliğindedir.
- Türk milletinin umutlarını ve kararlılığını dizelerde somutlaştırmıştır.
Bu yönüyle, Mehmet Akif, Türk tarihinin en kritik dönemlerinden birinde toplumsal dayanışmanın bir sembolü hâline gelmiştir.
- Ahlaki Duruşu ve Örnek Kişiliği
Mehmet Akif, sadece bir şair değil, aynı zamanda ahlaki değerlerin, dürüstlüğün ve sadakatin simgesidir. Örnek niteliğindeki şu davranışları, onu halka daha da yakınlaştırmıştır:
- İstiklal Marşı ödülünü kabul etmemesi, onun maddi kaygılardan uzak bir dava insanı olduğunu gösterir.
- Yoksul bir hayat sürmesine rağmen değerlerinden asla taviz vermemiştir.
Bu duruş, onu sadece edebi anlamda değil, ahlaki bir lider olarak da yüceltir.
- Halkın Sesi Olması
Mehmet Akif’in yazılarında ve şiirlerinde halkın sorunları, mücadeleleri ve umutları ön plandadır. Safahat eserinde:
- Anadolu halkının yokluk ve sefalet içindeki hayatını gözler önüne sermiş, onların dertlerini kendi kalbiyle hissetmiştir.
- Eleştirileri ve önerileri, toplumun daha iyi bir geleceğe ulaşması için bir yol haritası sunar.
Bu yönüyle, Mehmet Akif halktan kopuk bir entelektüel değil, halkın sözcüsü olmuş bir dava adamıdır.
- Manevi ve Fikri Rehberlik
- Mehmet Akif, modernleşme ile manevi değerleri birleştirme çabası içindeydi.
- “Asım’ın Nesli” idealinde, ahlaki değerlere bağlı, çalışkan, cesur ve erdemli bir gençliği hayal etmiştir.
- İslam’ı, tembelliği değil çalışkanlığı, cehaleti değil öğrenmeyi emreden bir rehber olarak sunmuştur.
- Onun fikirleri, bugün de Türk gençliğine ve İslam dünyasına ilham vermeye devam etmektedir.
- Edebi ve Kültürel Etkisi
Edebi kimliğiyle Mehmet Akif:
- Türkçe’nin sade ve güçlü kullanımının en iyi örneklerini vermiştir.
- Halkın kolayca anlayabileceği, şiirsel bir Türkçe ile derin fikirleri aynı potada eritmiştir.
- Modern Türk edebiyatının temel taşlarından biri olmuş, Anadolu insanının sesi ve duygusu olmuştur.
Özetle Mehmet Akif’in Önemi:
- Milli kahraman: Türk milletinin ortak ruhunu şiirle birleştiren bir bayrak taşıyıcısı.
- Manevi lider: Değerlerinden taviz vermeyen, inançlarıyla topluma örnek olan bir dava insanı.
- Toplumun vicdanı: Halkın sorunlarına eğilen, onların sesi ve sözcüsü olan bir edebiyatçı.
- Modern bir mütefekkir: Gelenekle modernleşme arasında bir köprü kuran bir düşünür.
Mehmet Akif, her alanda Türkiye’nin tarihindeki en güçlü ve saygın figürlerden biri olarak ölümsüzleşmiştir. Bugün onun fikirleri, Türk milletinin milli kimliği ve genç neslin vizyonu açısından yol gösterici bir miras niteliğindedir.
Safahat
Mehmet Akif’in yedi kitaplık şiir külliyatını bir araya getirdiği eserdir. Safahat’ı oluşturan yedi cilt yayımlanış sırasına göre şu şekildedir:
- Safahat -1911
- Süleymaniye Kürsüsünde -1912
- Hakk’ın Sesleri-1913
- Fatih Kürsüsünde -1914
- Hatıralar-1917
- Asım-1924
- Gölgeler-1933
Bu külliyatı oluşturan eserler genel anlamda şu üç ana başlık altında toplanabilir:
- Manzum hikâye, hatıra ve seyahat tarzındaki şiirler
- Dinî-didaktik ve dinî lirik şiirler
- Hamasî ve lirik şiirler
Safahat Külliyatı ve Özellikleri
Safahat-1911
- Akif’in hem hacim hem de manzume sayısı bakımından en büyük eseridir.
- 44 manzumeden oluşmaktadır.
- Şairin güç aldığı kaynaklar, ilgi duyduğu konular, bu konular karşısındaki tavrı, sanat anlayışı, dil ve üslup bakımlarından daha sonraki eserleri için önemli ipuçlarına sahiptir.
- Daha çok manzum hikâye tarzı metinleriyle tanınan bu cilt, sosyal hayatın çürüyen taraflarını çoğunlukla birey çevresinde ortaya koymasıyla dikkat çekmektedir.
Süleymaniye Kürsüsünde -1912
- İstanbul’dan Buhara’ya kadarki bütün İslam aleminin içinde bulunduğu perişanlığı anlatarak şiirinin sahasını genişletmiştir.
- Manzumenin esasını Abdürreşit İbrahim Efendi’nin ağzından İslam dünyasının içinde bulunduğu durumun gözler önünü serilmesi, bunun sebeplerinin izahı teşkil eder.
- Konuşma mekânı olarak Süleymaniye seçilmiştir.
- Süleymaniye Kürsüsü, tek şiirden oluşan uzun bir manzumedir.
Hakk’ın Sesleri-1913
- Sekiz ayet-i kerime ve bir hadis-i şerifin tefsirleri yapılmıştır.
- Akif; bu eserinde yanlış tevekkül anlayışına, tembelliğe, cahilliğe hücum eder.
- Bu eser Akif’in hikâye, nasihat ve vaaz gibi şiirde kullanılması çok zor olan yolları kullanmaktan kaçınmadığını ve gibi bunları şiir seviyesine çıkardığını göstermesi açısından önemlidir.
Fatih Kürsüsünde-1914
- Süleymaniye Kürsüsünde adlı manzumeye benzemektedir.
- İki bölümden oluşan tek bir şiirdir.
- Yanlış tevekkül ve salt kaderci anlayışın yol açtığı cehalet ve gerileme anlatılmıştır.
Hatıralar-1917
- Doğu-Batı karşılaştırmasının en yoğun yapıldığı bölümdür.
- Bu eserde ayrıca dört ayet ve iki hadisin tefsirine de yer verilmiştir.
- El Uksur’da, Berlin Hatıraları, Necid Çöllerinden Medine’ye adlı meşhur metinler bu ciltte yer almaktadır.
Asım -1924
- Tek ve uzun bir manzumeden meydana gelmiştir.
- Manzumenin kahramanları; Hocazade, Köse İmam, Asım, Emin’dir.
- Hocazade, Mehmet Akif’in kendisini simgelemektedir.
- Safahat’ın en başarılı cildi olarak kabul edilmektedir.
- Bu eser, içinde taşıdığı diyalog ve sohbet üslubu sebebiyle teatral bir yapıya sahiptir.
- Birinci Dünya Savaşı yıllarında aile içerisinde yaşanan çözülme ve yozlaşma, manzumenin merkezini oluşturmaktadır.
- Bu eserdeki Asım ve nesli; yarının ümididir.
- Mehmet Akif’in en meşhur şiirlerinden biri olan “Çanakkale Şehitlerine” Asım’da yer almaktadır.
Gölgeler -1933
- Şairin son dönem şiirlerinden oluşmaktadır.
- Bu eserde daha çok kıta nazım biçimi tercih edilmiştir.
- Sosyal mesaj verme kaygısının yaşanmadığı tek cilt olarak kabul edilmektedir.
- Bu eserde vatan hasreti, ümitsizlik duygusu, içine kapanıklık, duyulan dini heyecanlar dile getirilmiştir.
Eserleri
- Safahat (Başlangıç 1911, tamamlanma 1933. Ömer Rıza Doğrul, Akif’in kitaplarına almadığı şiirlerini de ekleyerek Safahat’ı 1943’te tekrar yayınladı. M. Ertuğrul Düzdağ “Safahat”ın daha önceki baskıları arasındaki farkı gösteren yeni bir basımını 1987’de yayınladı.)
- Kastamonu Kürsüsünde (1921, Milli Mücadele dönemindeki hutbeleri)
- Kur’an’dan Ayet ve Hadisler (ölümünden sonra, 1944 seçme yazıları)
- Mehmet Akif Ersoy’un Makaleleri (1987, Abdülkerim ve Nuran Abdülkadiroğlu)
Hakkında Yazılan Kitaplar
A. Cemal (1937), M. Sencer-N. Salih (1937), Orhan Seyfi Orhon (1937), Eşref Edib Fergan (1938), Sabiha-Zekeriya Sertel (1940), Mithat Cemal Kuntay (1944), Zahir Güvemli (1955), M. Emin Erişirgil (1956), Hilmi Yücebaş (1958), Adil Yılmazoğlu (1968), Sezai Karakoç (1968), Süleyman Nazif (1971), Ahmet Kabaklı (1972), Fevziye Abdullah Tansel (1974), Muzaffer Uyguner (1991), Gülendam Yılmaz, Enver Yavuz, Şenay Bağcı (1993), Zeki Sarıhan (1996), Nurettin Topçu (1998), Sadettin Kaplan (2005), Mehmet Âkif hakkında kitaplar yazdılar.
İlgili Diğer Konular
- En Güzel Mehmet Akif Ersoy Sözleri ve Şiirleri
- İstiklâl Marşı ve Tarihçesi
- 12 Mart İstiklal Marşının Kabulü
- Tevfik Fikret Kimdir? Kısaca Hayatı ve Biyografisi
- Tarık Buğra Kimdir? Kısaca Hayatı
Nukteler.com Facebook’ta!