Cuma Hutbesi

Cuma Hutbesi 26 Temmuz 2019 Diyanet

26 Temmuz 2019 tarihli, "Beden Mahremiyeti ve Tesettür" konulu Haftanın Cuma hutbesi yayınlandı.

26 Temmuz 2019 tarihli, “Beden Mahremiyeti ve Tesettür” konulu Haftanın Cuma hutbesi yayınlandı.

Türkiye Geneli Cuma günü Cuma namazında camilerde okunmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 26 Temmuz 2019 Cuma Hutbesi yayımlandı. Diyanet tarafından paylaşılan haftanın hutbesi ve hutbe konusunu yazımızdan okuyabilir ve indirebilirsiniz.

Her hafta Cuma günü Cuma Namazında Camilerde okunan Haftanın Cuma Hutbesi’nin konusu belli oldu. Diyanet işleri başkanlığı tarafından her hafta yayımlanan cuma hutbesinin bu haftaki konusu “Beden Mahremiyeti ve Tesettür” oldu.

26.07.2019 Tarihli haftanın hutbesini yazımızdan okuyabilirsiniz.

HAFTANIN HUTBESİ 26 Temmuz 2019

Hutbeyi indir

26 Temmuz 2019 tarihli, “Beden Mahremiyeti ve Tesettür” konulu Cuma Hutbesini Pdf ve Word formatı olarak indirebilirsiniz.

PDF indir
Word indir

BEDEN MAHREMİYETİ VE TESETTÜR

TARİH : 26.07.2019

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: Allah halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever…”[2]

Muhterem Müslümanlar!

Bedenimiz, ruhumuz gibi Rabbimizin bizlere lütfettiği büyük bir nimet, aynı zamanda bir emanettir. İnanan her erkek ve kadın, bu emanete sahip çıkmakla mükelleftir. Nitekim sahip olduğumuz her nimet gibi bedenimizin de üzerimizde hakkı vardır. Nimetin kıymetini bilen her mümin, bedenini salih ameller işleme ve iyiliğe yardım etme yolunda kullanmalıdır. Zira gün gelecek, bedensel gücümüzü, güzelliğimizi ve yeteneklerimizi hangi amaçla kullandığımızın hesabı sorulacaktır.

Aziz Müminler!

Bedenimiz ile ilgili sorumluluklarımızın başında onu örtmek, kem gözlerden ve kem sözlerden muhafaza etmek gelir. Bedenin örtülmesi, her şeyden önce dinî bir yükümlülüktür. Aynı zamanda fıtrî ve ahlâkî bir davranıştır.

Örtünmek, başkalarından ziyade, insanın kendisi için yaptığı bir iyiliktir. İnsanın kendisine olan saygısının ve özeline sahip çıkmasının bir göstergesidir. Mahrem yerleri örtmek, vücuda olan itinanın ve hayâ duygusunun bir yansımasıdır. Sadece insana has olan hayâ duygusunun kaynağı ise, Peygamberimizin ifadesiyle imandır. Doğduğunda bir örtüye sarılıp annesine emanet edilen insanoğlu, öldükten sonra da bir örtü altında yıkanır ve yine bir örtüyle kefenlenerek toprağa verilir.

Kıymetli Müslümanlar!

Mümin, kendi bedenine duyduğu saygıyı, bir başkasına da göstermek zorundadır. Vücudunu izinsiz ve haksız bakışlara karşı örttüğü gibi, bir başkasının mahremiyetine de hürmet göstermelidir. Bakışlarıyla

hiç kimseyi rahatsız etmemeli, sınırlarını bilmelidir. Halk arasında yaygın olarak kullanılan “Güzele bakmak sevaptır!” sözünün yüce dinimiz İslam’da karşılığı yoktur. Zira güzel ya da çirkin fark etmeksizin her insanın mahremiyet hakkı vardır. Yüce Rabbimiz, bu hususta müminleri şöyle uyarır:

 “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.”[3]

 “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar.”[4]

Ayet-i kerimelerin apaçık beyanıyla, Cenâb-ı Hak, erkek ve kadın bütün müminlerden edeb ve mahremiyet konusunda hassasiyet bekler. Gözlerimizi haramdan çevirmenin ve tesettüre riayet etmenin hepimiz için bir vecibe olduğunu ifade buyurur. Özellikle erkekler için beden sağlığını da tehdit eden dar giysiler, mahremiyetin korunmasını sağlamadığı için tesettür bilincine uymaz. Tesettür bilinci ise bedeni örtmek kadar, kalbi ve aklı da her türlü kötülüğe, fuhşiyata ve harama karşı kapatmak, örtmek ve korumaktır.

Değerli Müminler!

İffet, kadına, erkeğe, gence, yaşlıya kısacası her insana yakışan üstün bir meziyettir. Irz ve namus dokunulmazlığı, insanların ortak değeridir. Bu değere riayet etmek kadını ne kadar saygın kılıyorsa, erkeği de o derece saygın kılar. Zira kadınıyla erkeğiyle her insan mükerremdir.

Muhterem Müminler!

Mahremiyete özen göstermek, takvanın yani Allah’a karşı saygılı ve sorumluluk sahibi bir duruşun gereğidir. Öyleyse bedenimizi bize lütfeden Rabbimiz ile aramızdaki bağı zayıflatmayalım. O’nun sevdiği ve razı olduğu bir ömür yaşayalım. Bedenimizin kıymetli ve dokunulmaz, ruhumuzun şerefli ve saygın olduğunu bilelim. Ailemize ve bilhassa çocukluk çağından itibaren yavrularımıza mahremiyet bilinciyle özgüven aşılayalım. Erdemli bir toplum olmanın, ahlaki, manevi ve kültürel değerlerimize sahip çıkmaktan geçtiğini unutmayalım.

[1] A’râf, 7/26.

[2] Nesâî, Gusül, 7.

[3] Nûr, 24/30.

[4] Nûr, 24/31.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İlk Cuma namazı 12 Rebiülevvel 622 yılında kılınmıştır. Peygamber Efendimiz Kuba’ya geldikten sonra Ranuna adı verilen noktada öğle namazı vakti girmişti. Efendimiz de tam bu noktada iki kez hutbe verdikten sonra cemaatine Cuma namazını kıldırdı. Verilen hutbelerde yine toplumsal konular işlendi.

Bu gün, alimlerimiz tarafından Cuma suresinin “Cuma günü namaz için ezan okunduğunda Allah’ı zikretmeye koşun.” ayetinde yer alan zikir ifadesi hutbe olarak tabir edilmektedir. Böylece hutbenin farz olduğuna dair bir fikir birliği sağlanmıştır.

İlgili Konular

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün