Cuma HutbesiGündem

Âyetel Kürsi’den öğrendiğimiz hakîkatler

Diyanet İşleri Başkanlığının Yayımladığı 11 Ağustos 2017 Cuma Hutbesi - Âyetel Kürsi’den öğrendiğimiz hakîkatler. Diyanet 11 Ağustos 2017 Cuma Hutbesine konu olan Ayetel Kürsi Fazileti, anlamı ve içerdiği mana

Âyetel Kürsi’den öğrendiğimiz hakîkatler. Diyanet 11 Ağustos 2017 Cuma Hutbesine konu olan Ayetel Kürsi Fazileti, anlamı ve içerdiği mana

Diyanet İşleri Başkanlığının Yayımladığı “Âyete’l Kürsi’den öğrendiğimiz hakîkatler” konulu 11 Ağustos 2017 Cuma Hutbesi

11 Ağustos 2017 Cuma Hutbesi  – Ayetel Kürsi

Her hafta Cuma Namazında Camilerde okunan Cuma Hutbesi’nin konusu belli oldu. Diyanet işleri başkanlığı tarafından 11 Ağustos 2017 tarihli Cuma Hutbesinin konusunu açıkladı. Diyanet işleri başkanlığı tarafından her hafta yayımlanan cuma hutbesinin bu haftaki konusu “Âyete’l Kürsi’den öğrendiğimiz hakîkatler” oldu.

Hutbede, Rabbimiz’in kendisini tanıttığı Âyete’l Kürsi’nin hikmetleri anlatıldı.

11 Ağustos 2017 tarihli Türkiye geneli Cuma hutbesi…

Âyetel Kürsi’den öğrendiğimiz hakîkatler

Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Ayete’l-Kürsi adıyla bildiğimiz muhteşem bir ayet vardır. Bu ayette Rabbimiz kendini bizlere veciz bir şekilde tanıtmıştır. Esma-i Hüsna’sından örnekler vermiştir. Peygamberimiz (s.a.s) de, “Namazın ardından Âyete’l-Kürsî’yi okuyan kimse, sonraki namaza kadar Allah’ın himayesi altındadır.”[i] buyurarak bizlere bu âyeti okumamızı tavsiye etmiştir. Geliniz bugünkü hutbemizde Rabbimizin Ayete’l-Kürsi’de[ii] bizlere öğrettiği hakikatlere hep birlikte kulak verelim.

Aziz Müminler!

Rabbimizin Ayete’l-Kürsi’de bizlere öğrettiği ilk hakikat Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığıdır. Hepimiz, Allah’ın kuluyuz. Hepimiz, O’nun kudreti karşısında aciziz. Hepimiz O’nun yardımına, rahmetine, affına muhtacız. Dünyanın türlü meşakkatleri karşısında el açıp aman dileyebileceğimiz, yegâne sığınağımız, dayanağımız O’dur. Bize düşen, Rabbimize hakkıyla kul olmaktır. Kur’an’ın ve Peygamberimiz (s.a.s)’in gösterdiği sırat-ı müstakimden, dosdoğru yoldan ayrılmamaktır.

Kardeşlerim!

Rabbimiz, Hayy ve Kayyum‘dur. O, her daim diridir, bâkidir. Hayatı veren de alan da O’dur. Her şeyin varlığı O’na bağlıdır. Bize düşen, dünyanın fani, hayatın bir emanet olduğu bilinciyle yaşamaktır.

Allah, yaratılmışlara özgü niteliklerden münezzehtir. O, her anımıza, her davranışımıza hâkimdir. Bize düşen, Rabbimizin bizlere şah damarımızdan daha yakın olduğunu aklımızdan çıkarmamaktır.

لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ Kâinatta var olan her şey Allah’a aittir. Mülk O’nundur, Hüküm O’nundur. Nimet O’nundur. Varlık da yokluk da, darlık da bolluk da O’ndandır. Bize düşen, her durumda zikreden bir dile, şükreden bir kalbe, tefekkür eden bir zihne sahip olabilmektir.

مَن ذَا ٱلَّذِى يَشْفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذْنِهِۦ Rabbimizin izni olmadan hiç kimsenin bize ne faydası olabilir ne de zararı dokunabilir. Allah katında bizi değerli kılan, O’na olan imanımızdır, teslimiyetimizdir, sadakatimizdir, sâlih amellerimizdir. Bize düşen, Rabbimizle aramızdaki iman misakımızı korumaktır. O’nun rızasına sadece salih amellerimizi, tövbe ve niyazlarımızı vesile kılmaktır.

Aziz Müminler!

Âyete’l-Kürsi’nin bizlere öğrettiği bir hakikat de,  yani Rabbimize hiçbir şeyin saklı, gizli kalmayacağı gerçeğidir. O, dilimizden dökülen her bir sözü, gönlümüzden geçen her bir duyguyu, zihnimizdeki her bir düşünceyi bilir. Bize düşen, bütün varlığımızla kötülükten sakınmaktır. Elimizi, dilimizi, zihnimizi, gönlümüzü iyiliğin merkezi ve hizmetkârı kılabilmektir.

Rabbimiz, ilmin ve hakikatin yegâne kaynağıdır. O bildirmezse biz bilemeyiz. O duyurmazsa biz duyamayız. O söyletmezse biz söyleyemeyiz. O göstermezse biz göremeyiz. Bize düşen, her daim hakkın yanında yer almaktır. Hakikatin tercümanı olmaktır. Gücümüz nispetinde hak ve hakikatin önündeki engelleri kaldırmaktır. Suret-i haktan görünüp insanları aldatanlara karşı uyanık olmaktır.

Rabbimizin kudreti, yüceliği, azameti ve ilmi, her şeyi kuşatmıştır. O hiçbir zafiyete düşmeden her şeyi yönetendir. Bize düşen, kulluğu ve ibadeti yalnızca Âlemlerin Rabbine has kılmaktır. Kula kulluk etmemektir.

Zira, her türlü yücelik ve üstünlük Allah’a mahsustur. Bizler bu gerçeği namazlarımızın her rek’atında dile getiririz. Rükûlarımızda secdelerimizde yani “Şanı yüce olan Rabbim! Her türlü noksanlıktan uzaksın” diyerek Rabbimizi yüceltiriz.

Aziz Kardeşlerim!

Geliniz! Ayete’l-Kürsi’nin bu derin anlamlarını yeniden tefekkür edelim. Her gün okuduğumuz Âyete’l-Kürsi, Rabbimizle aramızdaki iman misakımızın sözlü bir ifadesi olsun. Kötülüklere karşı kalkan kıldığımız namazlarımızın akabinde okuduğumuz bu âyet, bizleri kötülerin şerrinden, bela ve musibetlerden korusun. Rabbimiz, bizleri Âyete’l-Kürsi’nin hakikatlerinden, Yüce Kitabımızın ilkelerinden bir an olsun ayırmasın.

14 Ağustos Pazartesi günü saat 09:30’da Selimiye Camisinde Yaz Kur’an Kursunda okuyan öğrenciler arasında Kur’an-ı Kerim ve Dini Bilgiler Yarışması yapılacaktır. Yarışmaya tüm halkımız davetlidir.

Halk Eğitim Merkezi yanında bulunan 4-6 Yaş Fatih Sultan Mehmet Kuran Kursu Eylül ayında Eğitim-Öğretime başlayacaktır. Kursumuzda 10 adet sınıf açılacak olup yerimiz mevcuttur. Ön kayıt yaptırmak isteyenler İl Müftülüğümüze başvuru yapabilirler.

[i] Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, III, 83.

[ii] Bakara, 2/255.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Nahl Suresi 90. Ayeti Anlamı

Her Cuma günü, Cuma Namazında hutbede okunan Nahl Suresi 90. Ayeti Anlamı ve Tefsiri

Nahl Suresi 90. ayet Arapça yazılışı

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٩٠﴾

Nahl Suresi 90. Ayet Arapça okunuşu

İnnallâhe ye’muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi vel munkeri vel bagyi, yeizukum leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Nahl Suresi 90. Ayet Meali

Muhakkak ki Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

Cuma Namazı’nın Hükmü

Cuma namazının farz olduğu Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Cuma Namazı hutbesi ile birlikte eda edilen iki rekatlı, cemaatle kılınan bir namazdır.

İlk Cuma Namazı

Hz. Peygamber tarafından ilk cuma namazı Kubâ’dan Medine’ye giderken Sâlim b. Avf oğulları yurdunda Rânûnâ vadisinde hicretin 1. yılında kılındı, ilk cuma hutbesi de orada irad edildi.

İlgili Konular

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün