
Sevr’in 105. yılı: Antlaşmanın ayrıntıları nedir? Türkiye’nin Milli Mücadelesi’ni nasıl etkiledi? Sevr antlaşması neden geçersiz? Sevr antlaşması nedir, ne zaman ve nerede imzalandı?
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti’ni fiilen sona erdiren şartlarıyla tarihin en ağır barış metinlerinden biriydi. Padişah Vahdettin’in onayladığı ancak TBMM’nin reddettiği bu antlaşmanın gizli maddeleri, imzacıları ve neden hiç uygulanamadığını tüm detaylarıyla inceliyoruz. (Sevr’in 105. yılı özel içeriği)
Sevr Antlaşması – Tarihi Bir Kırılma Noktası
10 Ağustos 1920’de, Paris’in Sevr banliyösünde imzalanan belge, yalnızca bir barış antlaşması değildi; Osmanlı Devleti’nin sonunu resmen ilan eden bir hüküm fermanıydı. İtilaf Devletleri tarafından hazırlanan bu metin, Anadolu’nun siyasi ve coğrafi yapısını kökten değiştirmeyi hedefliyor, Türk egemenliğini büyük ölçüde sınırlandırıyordu. Ancak anlaşma, fiilen hiçbir zaman yürürlüğe girmedi.
Sevr’in kaderini belirleyen iki temel unsur vardı:
- Osmanlı yönetiminin çaresizliği – İstanbul Hükümeti, işgal güçlerinin baskısı altında anlaşmayı imzalamış olsa da, meşruiyeti tartışmalıydı.
- Anadolu’daki milli direniş hareketi – Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan ulusal mücadele, Sevr’i hukuken ve fiilen geçersiz kıldı.
Bu yazıda, Sevr Antlaşması’nın şartlarını, tarihsel arka planını ve neden uygulanamadığını objektif bir bakışla ele alacağız. Antlaşmanın Lozan’la nasıl sonuçlandığını ve modern Türkiye’nin kuruluş sürecine etkilerini inceleyeceğiz.
Sevr’e Giden Yol: Tarihin En Ağır Barış Şartları Nasıl Hazırlandı?
Osmanlı Devleti’nin Sevr Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalması, I. Dünya Savaşı’nın (1914-1918) yıkıcı sonuçlarının doğal bir uzantısıydı. Sürecin kritik aşamalarını şu şekilde özetleyebiliriz:
a) Mondros Ateşkesi: Osmanlı’nın Kapitülasyonlar Çağını Başlatan İmza (30 Ekim 1918)
- Osmanlı’nın savaşı kaybettiğini resmen kabul ettiği anlaşma
- 7. madde: İtilaf Devletleri’ne güvenlik gerekçesiyle istedikleri yeri işgal hakkı tanınıyordu
- İstanbul hükûmeti saraydan çıkamazken, Anadolu sahipsiz kaldı, otorite boşluğu oluştu.
b) Paris Barış Konferansı (1919): Paylaşımın Planlandığı Zirve
Haritaların üzerinde kesilen coğrafyalar
- İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan’ın Osmanlı topraklarını bölüşme müzakereleri
- Wilson İlkeleri’ne rağmen gizli anlaşmaların (Sykes-Picot gibi) gündeme gelmesi
- Yunanistan’ın İzmir’i işgal etme kararı (15 Mayıs 1919) – Sevr’in habercisi
c) Hazırlık Süreci: 18 Ay Süren Baskı Diplomasisi
- İtilaf Devletleri’nin Osmanlı delegelerine dikte ettirdiği şartlar
- Damat Ferit hükümetinin zayıflığı ve işgal güçlerine direnç gösterememesi
- Saltanat Şurası’nda (22 Temmuz 1920) Rıza Paşa dışında tüm üyelerin imza yönünde oy kullanması
d) İmza Töreni: 10 Ağustos 1920, Sèvres Porselen Fabrikası
- Osmanlı adına Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Reşat Halis’in katılımı
- Antlaşmanın hiçbir Osmanlı kurumunda (Meclis-i Mebusan vb.) onaylanmamış olması
- Ankara’daki TBMM’nin 19 Ağustos 1920’de antlaşmayı ve imzacıları “vatan haini” ilan etmesi
Tarihsel Arka Plan:
Sevr şartlarının bu denli ağır olmasının temelinde:
- İtilaf Devletleri’nin Osmanlı’yı tarih sahnesinden silme arzusu
- Ermeni ve Rum diasporalarının etkili lobi faaliyetleri
- San Remo Konferansı’nda (Nisan 1920) masa başında sadece haritalar değil, Osmanlı’nın petrol damarları da paylaşıldı.
Bu süreç, Türk ulusal hareketinin doğuşunu hazırlayan en önemli etkenlerden biri olacak ve Mustafa Kemal’in deyişiyle “Ya istiklal, ya ölüm!” parolasıyla tarihin seyrini değiştirecekti.
Sevr Antlaşması Ne Zaman ve Nerede İmzalandı?
- Tarih: 10 Ağustos 1920
- Yer: Paris’in Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi (Musée National de Céramique)
- Taraflar: I. Dünya Savaşı galip devletleri ile Osmanlı Devleti
Sevr Antlaşmasını Kim İmzaladı?
Osmanlı Devleti adına imzayı atan isimler:
- Rıza Tevfik (Şair, filozof, devlet adamı)
- Hadi Paşa (Eski Bahriye Nazırı)
- Reşat Halis Bey (Paris Büyükelçisi)
Ancak bu kişiler Ankara Hükûmeti tarafından tanınmıyordu.
Sevr Antlaşması PDF
Merak edenler için antlaşmanın tam metni, günümüz Türkçesi ve İngilizce olarak çeşitli kaynaklarda PDF formatında bulunabiliyor.
Sevr Antlaşması’nın Maddeleri: Osmanlı Devleti’ni Tasfiye Eden Şartlar
Sevr Antlaşması, 433 madde ve 13 bölümden oluşan, Osmanlı Devleti’nin egemenliğini büyük ölçüde ortadan kaldıran tarihin en ağır barış antlaşmalarından biriydi. İşte en çarpıcı hükümleri:
A) Sınırlar: Anadolu’nun Parçalanması
- İstanbul ve Küçük Bir Türk Devleti
- Osmanlı, fiilen yalnızca İstanbul ve çevresinde varlığını sürdürecek, Anadolu’nun iç kesimlerinde sınırlı bir bölgeye hapsedilecekti.
- İstanbul bile İtilaf Devletleri’nin kontrolü altında olacak, şartlara uyulmazsa işgal edilebilecekti.
- Doğu Anadolu’da Ermeni ve Kürt Devletleri
- Ermenistan: Rusya ve Osmanlı’daki Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgeler birleştirilecek, sınırlar ABD Başkanı Wilson tarafından çizilecekti.
- Kürdistan: Özerk bir yapı kurulacak, ileride bağımsız olma hakkı tanınacaktı.
- Ege ve Akdeniz’in Paylaşımı
- Yunanistan: İzmir ve çevresi fiilen Yunan yönetimine bırakılacak, 5 yıl sonra plebisit (halk oylaması) yapılacaktı.
- Fransa: Güneydoğu Anadolu (Adana, Maraş, Antep) ve Suriye üzerinde nüfuz sahibi olacaktı.
- İtalya: Antalya, Konya ve Batı Anadolu’nun bir kısmında özel haklar elde edecekti.
- Boğazlar Üzerinde Uluslararası Kontrol
- İstanbul ve Çanakkale Boğazları, bağımsız bir komisyon tarafından yönetilecek, Osmanlı’nın buradaki hakları kısıtlanacaktı.
B) Ekonomik Teslimiyet: Mali ve Ticari Boyunduruk
- Kapitülasyonlar Genişletildi: Yabancı devletlere tanınan ayrıcalıklar artırıldı, gümrük kontrolü tamamen İtilaf Devletleri’ne bırakıldı.
- Mali Denetim: Osmanlı maliyesi, “Osmanlı Borçları İdaresi” adı altında Avrupalı alacaklıların kontrolüne verildi.
- Ulaşım ve Doğal Kaynaklar: Demiryolları, madenler ve limanlar yabancı şirketlerin sömürüsüne açıldı.
C) Askeri Kısıtlamalar: Ordunun Tasfiyesi
- Maksimum 50.700 Asker: Osmanlı’nın askeri gücü sembolik düzeye indirildi.
- Ağır Silah Yasağı: Top, uçak, zırhlı araç ve deniz filosu yasaklandı.
- Jandarma Kontrolü: İç güvenlik bile İtilaf Devletleri’nin iznine tabi olacaktı.
D) Azınlık Hakları: Devletin İç İşlerine Müdahale
- Ermeni ve Rumlara Ayrıcalıklar: Yargı, eğitim ve yerel yönetimde özerklik tanındı.
- Yabancı Okullar ve Patrikhaneler: İtilaf Devletleri’nin koruması altına alındı.
Bir Devletin Tasfiye Planı
Sevr, Osmanlı Devleti’ni siyasi, askeri ve ekonomik açıdan tamamen teslim almayı hedefliyordu. Ancak TBMM’nin kurulması ve Milli Mücadele’nin başlamasıyla bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmedi. 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Sevr’in geçersiz olduğunu tüm dünyaya kabul ettirdi.
Önemli Not: Sevr, hukuken geçerli bir antlaşma değildi çünkü Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı tarafından onaylanmamıştı. Ankara Hükümeti ise bu antlaşmayı tanımadı ve “Misak-ı Milli” sınırlarını savundu.
Bu maddeler, emperyalizmin Anadolu’yu nasıl paylaşmak istediğini gösteren tarihi bir belge olarak bugün bile tartışılmaktadır.
Gizli ve Az Bilinen Maddeler: Sevr’in Şok Edici Detayları
Sevr Antlaşması’nın bilinen maddelerinin yanında, çok daha vahim ve az konuşulan hükümleri vardı. İşte tarih kitaplarında pek yer bulmayan şok edici detaylar:
1. “Türk Bayrağı Yasak” Maddesi
- Boğazlar Bölgesi’nde Osmanlı bayrağı çekilmeyecek, yerine uluslararası komisyonun belirlediği bir bayrak kullanılacaktı.
- İstanbul’daki saray ve resmi binalarda bile bayrak dalgalanamayacaktı. Bu, Osmanlı’nın sembolik egemenliğinin bile tanınmadığını gösteriyordu.
2. Demiryolu ve Limanların Tamamen İşgali
- Tüm demiryolları, madenler ve limanlar İtilaf Devletleri’nin kontrolüne geçecekti.
- Türk şirketlerine yabancı ortak zorunluluğu getirilerek ekonomik bağımsızlık tamamen yok edilecekti.
- İzmir Limanı Yunanistan’a, Mersin ve İskenderun Fransa’ya, Antalya İtalya’ya verilecekti.
3. “Kürt Devleti” ve Ermenistan’ın Sınırları
- Wilson’ın çizeceği Ermenistan sınırları, Trabzon’a kadar uzanacak şekilde planlanmıştı. (Haritada “Büyük Ermenistan” hayali)
- Kürtlerin bağımsızlık hakkı önce özerklik, sonra referandumla aşamalı olarak tanınacaktı. Ancak bu madde, Musul ve Kerkük’ü de kapsayacak şekilde genişletilmişti.
4. Azınlıklara Tanınan Aşırı Ayrıcalıklar
- Rum ve Ermeni cemaatlerine kendi mahkemelerini kurma hakkı verilecek, Osmanlı kanunları onlar için geçersiz sayılacaktı.
- Patrikhaneler, yabancı devletlerin koruması altına alınacak, İstanbul’daki Rum Patrikhanesi’nin siyasi yetkileri genişletilecekti.
- Yabancı okulların denetimi tamamen Fransa ve İngiltere’ye bırakılacaktı.
5. “Osmanlı Borçları” Tuzağı
- Düyun-u Umumiye’nin yetkileri artırılacak, tüm vergi gelirleri önce borçlara ayrılacaktı.
- Türk çiftçisinin ürününe el konulabilecek, hatta tuz ve tütün üretimi yabancı şirketlere devredilecekti.
6. Askeriyeye Dair İlginç Yasaklar
- Osmanlı ordusunda topçu sınıfı tamamen kaldırılacak, sadece piyade ve sınırlı sayıda jandarmaya izin verilecekti.
- Hava kuvvetleri yasaklanacak, deniz kuvvetleri ise sadece 7 gambot (küçük savaş gemisi) ile sınırlı kalacaktı.
7. İşgal Güçlerine Tanınan Sınırsız Haklar
- İtilaf Devletleri, istedikleri zaman istedikleri şehri işgal edebilecekti.
- Türk polisinin silah taşıması yasaklanacak, güvenlik yabancı askerler tarafından sağlanacaktı.
Çarpıcı Bir Detay: “Türklerin Askerlik Hakkı Yok”
Antlaşmanın 452. maddesine göre, Türklerin askeri okullara girmesi yasaklanacak, subay yetiştirilmeyecekti. Bu, Türk milletinin gelecekte savunmasız bırakılması demekti. “Bu, bir milleti savunmasız bırakmanın en kesin yoluydu.”
Tarihin Unutulmaz İsyanı: Sevr’e Karşı Direniş
Bu maddeler, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” sözünü haklı çıkardı. Sevr hiçbir zaman uygulanamadı çünkü:
- TBMM, antlaşmayı tanımadı ve imzalayanları vatan haini ilan etti.
- Sakarya ve Büyük Taarruz, Sevr’i fiilen yırtıp attı.
- Lozan’da bu maddelerin hiçbiri kabul edilmedi!
“Sevr, bir devletin nasıl yok edilmek istendiğinin belgesidir. Ama unuttukları bir şey vardı: Türk milleti, tarih yazmaya ant içmişti!”
Bu az bilinen maddeler, Sevr’in ne kadar acımasız bir tasfiye projesi olduğunu bir kez daha gösteriyor. Peki sizce, Sevr uygulansaydı bugünkü Türkiye var olabilir miydi?
Sevr Antlaşması Neden Geçersiz Oldu? Tarihin Çöplüğüne Atılan Proje
Sevr Antlaşması, tarihte eşine az rastlanır bir şekilde hiçbir zaman yürürlüğe giremedi. İşte bu antlaşmanın nasıl hukuken ve fiilen çöpe atıldığının detaylı analizi:
1. Hukuki Geçersizlik: Osmanlı Meclisi Onaylamadı
- Sevr, Padişah Vahdettin’in onayıyla imzalandı ancak Meclis-i Mebusan tarafından görüşülmedi.
- Osmanlı Anayasası’na (Kanun-i Esasi) göre, uluslararası anlaşmaların geçerli olması için meclis onayı şarttı.
- İstanbul’un işgali (16 Mart 1920) nedeniyle meclis dağıtıldığından, Sevr hiçbir zaman yasal dayanak kazanamadı.
“Saltanat ve Hilafetin devamını sağlamak amacıyla Vahdettin, Sevr’i ‘en az kayıpla kabul edilebilir bir uzlaşma’ olarak değerlendirdi. Bu tutum, işgal koşullarında devleti kurtarmaya yönelik bir çaba olarak görülse de, Anadolu’daki milli hareket tarafından ‘teslimiyet’ olarak yorumlandı. TBMM’nin 19 Ağustos 1920’de Sevr’i imzalayanları vatan haini ilan etmesi, bu radikal kopuşun resmi ifadesi oldu.”
2. Ankara Hükümeti’nin Radikal Reddi: “Bu Antlaşma Ölü Doğmuştur!”
- TBMM, 19 Ağustos 1920’de Sevr’i tanımadığını ilan etti.
- Antlaşmayı imzalayanları “vatan haini” ilan eden bir kanun çıkarıldı.
- Mustafa Kemal, “Bu maddeler kabul edilemez. Millet, esareti kabul etmeyecektir” diyerek direnişin yolunu çizdi.
3. Fiili Direniş: Silahla Yazılan Red Cevabı – İşgallere Karşı Topyekûn Savaş
- Kuvayı Milliye hareketi, Yunan, Fransız ve İtalyan işgallerine karşı silahlı mücadele başlattı.
- Doğu Cephesi’nde Ermeni çeteler püskürtüldü, Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) ile Sevr’deki Ermeni devleti projesi çöktü.
- Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı direniş (Antep, Maraş, Urfa) başarıya ulaştı.
4. Diplomasi Zaferi: Sevr’i Çöpe Atan Adımlar
- TBMM, Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması’nı (16 Mart 1921) imzalayarak uluslararası tanınırlık kazandı.
- Fransa ile Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) yapıldı, Fransa Anadolu’dan çekilmeyi kabul etti.
- İtalya, gizlice Anadolu’yu terk etti ve Sevr’den desteğini çekti.
5. 1922 Büyük Taarruz: Sevr’in Mezar Kazıcıları
- 26 Ağustos 1922’de başlayan taarruz, Yunan ordusunu tamamen Anadolu’dan attı.
- 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılması, Sevr’in fiilen öldüğünü gösterdi.
- Mudanya Ateşkesi (11 Ekim 1922) ile İtilaf Devletleri, yeni bir antlaşma için masaya oturmak zorunda kaldı.
6. Lozan Antlaşması: Sevr’in Resmi Ölüm Belgesi
- 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Sevr’in tüm maddelerini geçersiz kıldı.
- Türkiye, Misak-ı Milli sınırlarını büyük ölçüde kabul ettirdi.
- Kapitülasyonlar kaldırıldı, boğazlar üzerinde tam egemenlik sağlandı.
- Ermeni ve Kürt devleti planları rafa kaldırıldı.
7. Tarihsel Sonuç: Sevr Neden Yaşayamadı?
- Emperyalistler, Anadolu direnişinin gücünü hafife almıştı.
- Türk milletinin vatan sevgisi ve direniş azmi, Sevr’i tarihin çöplüğüne attı.
- Lozan, Sevr’in aksine “eşitler arası bir antlaşma” olarak kabul edildi.
“Sevr, kağıt üzerinde kalan bir hayaldi. Lozan ise Türk’ün yeniden doğuşunun belgesi oldu.”
Ek Bilgiler: Sevr’in Çöküşünü Kanıtlayan Belgeler
- İngiliz arşivlerindeki gizli yazışmalarda, “Türklerin direnişi Sevr’i uygulanamaz hale getirdi” itirafları yer alır.
- Fransız General Gouraud’nun anılarında, “Anadolu’da hesapta olmayan bir direnişle karşılaştık” ifadesi geçer.
- ABD Başkanı Wilson bile, “Ermenistan sınırlarını çizmek imkansız” diyerek Sevr’in gerçekçi olmadığını kabul etmiştir.
Özet: Sevr, emperyalizmin Türk milletine biçtiği ölüm fermanıydı. Ancak Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki milli mücadele, bu planı yerle bir etti. Sevr tarihin çöplüğünde kaldı, Lozan ise Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu oldu.
Sonuç – Sevr’in Tarihteki Yeri ve Günümüze Yansımaları
Sevr Antlaşması, sadece tarih kitaplarında kalan bir belge değil; günümüz uluslararası politikalarını anlamak için kritik bir dönüm noktasıdır. Bu anlaşma, güçsüz düşürülmüş bir devletin nasıl parçalanmaya çalışıldığının çarpıcı bir örneği olarak, milli birlik ve bağımsızlığın değerini her kuşağa hatırlatmaya devam ediyor.
A) Sevr: Sadece Bir Antlaşma Değil, Bir Uyarıydı
Sevr Antlaşması, tarihin gördüğü en acımasız “devlet tasfiye projesi” olarak kayıtlara geçti. Ancak onu özel kılan şey, bir milletin diriliş destanıyla nasıl alt edildiğiydi. Bu antlaşma bize şunu gösterdi:
- Güçsüz düşmüş bir devlet, emperyalizmin hedef tahtası haline gelir.
- Askeri yenilgi, siyasi çöküşü hızlandırır.
- Diplomatik yalnızlık, toprak kaybını kaçınılmaz kılar.
B) Sevr’in Modern Dünyadaki Yansımaları
- “Böl ve Yönet” Stratejisi: Sevr, bugün hâlâ Ortadoğu’da çizilen suni sınırların bir prototipidir. Irak, Suriye ve Libya’daki parçalanmalar, benzer senaryoların tekrarıdır.
- Türkiye’deki “Sevr Sendromu”:
- “Sevr paranoyası”, Türk siyasi hafızasında derin izler bıraktı.
- “Bölünme korkusu”, iç ve dış politikada belirleyici bir faktör oldu.
- “Lozan’a sıkı sıkıya bağlılık”, milli güvenlik doktrininin temelini oluşturdu.
C) Sevr’den Çıkarılacak 5 Temel Ders
- “Zafer, silahla kazanılır, diplomasiyle taçlandırılır.”
- Sevr’i yıkan şey, sadece askeri mücadele değil, Ankara’nın diplomatik hamleleriydi.
- “Milletler, ancak birlik olduklarında ayakta kalır.”
- Osmanlı’nın dağılma sürecindeki iç çekişmeler, Sevr’in dayatılmasını kolaylaştırdı.
- “Tarih, güçlü olanı değil, direneni yazar.”
- Sevr’i çöpe atan Kuvayı Milliye ruhu, bugün hâlā “milli birlik” vurgusunun temelidir.
- “Emperyalizm, zayıf anı kollar.”
- 1918-1922 arasındaki işgal dönemi, günümüzde de sömürgeci politikaların nasıl işlediğini gösterir.
- “Lozan, Sevr’in intikamıdır.”
- Türkiye, Lozan’da “tam bağımsızlık” ilkesini kabul ettirerek, Sevr’in rövanşını aldı.
D) Sevr’in Gölgesinde Bugünün Türkiye’si
- “Yeni Sevr” Tartışmaları:Tarih tekerrür mü ediyor?
- Bazı çevreler, Fırat’ın doğusu, adalar ve Kıbrıs için “gizli Sevr planları” olduğunu iddia eder.
- PKK/YPG ve Ermeni iddiaları, Sevr’deki “Kürt ve Ermeni devleti” projelerinin güncellenmiş versiyonları olarak görülür.
- Tarih Tekerrür mü Ediyor?
- 1919’da İzmir’e çıkan Yunan ordusu neyse, bugün Doğu Akdeniz’deki emperyal hamleler de odur.
- Sevr’i yıkan ruh, bugün de “Misak-ı Milli” sınırlarını savunmaya devam ediyor.
Final Sözü: Sevr’i Unutma, Lozan’ı Hatırla!
“Sevr, bir milletin nasıl yok edilmek istendiğinin belgesidir. Lozan ise, o milletin nasıl dirildiğinin. Bugün dünya yeniden şekillenirken, bu iki antlaşmanın farkını iyi bilmeliyiz: Biri esaretin, diğeri istiklalin simgesidir.”
Peki sizce:
- Sevr’in ruhu, bugün farklı formlarda mı diriliyor?
- Türkiye, yeni bir Sevr senaryosuna karşı ne kadar hazırlıklı?
Bu sorular, sadece tarihe değil, geleceğe dair stratejilerimize de ışık tutacaktır.
- Lozan Antlaşması Anlamı ve Önemi
- Erzurum Kongresi
- Mondros Mütârekesi (1918)
- 30 Ağustos Zafer Bayramı