Cuma Hutbesi

Cuma Hutbesi 7 Ağustos 2020 “Mümince Bir Duyarlılık”

Diyanet İşleri Başkanlığı 7 Ağustos 2020 tarihli Cuma Hutbesi yayımlandı. Haftanın Cuma Hutbesi konusu "Mümince Bir Duyarlılık İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak" oldu.

Diyanet İşleri Başkanlığı 7 Ağustos 2020 tarihli Cuma Hutbesi yayımlandı. Haftanın Cuma Hutbesi konusu “Mümince Bir Duyarlılık İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak” oldu.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 7 Ağustos tarihli Cuma Hutbesi açıklandı mı? Hutbe konusu belli oldu mu? 7 Ağustos 2020 Cuma hutbesi nedir? Bu ve buna benzer soruları merak edilirken, arama motorlarında araştırılırken Diyanet tarafından Türkiye genelinde okunacak olan Cuma Hutbesi’nin konusu belli oldu. İşte tüm detaylar…

Cuma Namazı ve Cuma Hutbesi 7 Ağustos 2020

Diyanet İşleri Başkanlığı, koronavirüs sürecinin ardından sosyal mesafe kurallarına uyularak kılınacak cuma namazı için cuma hutbesini yayınladı.

Bu Hafta konusu “Mümince Bir Duyarlılık İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak” olan Cuma Hutbesini sitemiz üzerinden Hutbeler bölümünde bulabilirsiniz

07.08.2020 tarihli Cuma Hutbesi Türkçe, Arapça, İngilizce, Almanca metni, okunuşu ve PDF Formatında indir

Türkçe Hutbeyi PDF indir
Türkçe Hutbeyi Word indir
Arapça İçin TIKLAYINIZ
İngilizce İçin TIKLAYINIZ

Cuma Hutbesi Mp3 indir

Cuma Hutbesi Diyanet tarafından paylaşıldı. İşte 7 Ağustos Cuma Hutbesi Konusu

Diyanet Cuma Hutbesi

Cuma Namazı ve Cuma Hutbesi / Friday Khutbas / خطب الجمعة​​​​​​​​​​ / Freitag Predigt
Tarih: 07.08.2020

MÜMİNCE BİR DUYARLILIK: İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK

كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۜ

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ.

Muhterem Müslümanlar!

Kâinatın yaratılışında ve varlık âleminin birbirleriyle ilişkisinde asıl olan iyiliktir. Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi de iyiliğin yeryüzünde hâkim olması, kötülüğün ortadan kalkmasıdır.

Müslüman; iyi bir insan, salih bir kul, erdemli bir birey olmalıdır. Ancak aynı zamanda bünyesinde var olan iyilik niyetini ve kötülükle mücadele gayretini topluma da yansıtmakla sorumludur. Bu sorumluluğun adı, emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker, yani iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır.

Cenâb-ı Hak, imanlı, vicdanlı ve duyarlı bireylerden oluşan İslâm ümmetini Kur’an’da şöyle anlatır: “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız.”[1]

Aziz Müminler!

İman ve iyilik birbirinin ayrılmaz eşidir. Peygamberimizin ifadesiyle, “İyilik güzel ahlâktır.”[2] Dolayısıyla hayatta adalet, merhamet, saygı, dürüstlük, vefa ve hoşgörü gibi, güzel ahlâka dair ne varsa, hepsi birer iyiliktir. Mümin ise iyiliğin temsilcisidir. Bir yandan davranışlarıyla iyiliği yaşatırken, diğer yandan da hikmetli bir dille, güzel öğütle, doğru bilgiyle çevresini iyiliğe davet eder. Peygamberimizin tavsiyesine uyarak, hayatı kolaylaştırır, zorlaştırmaz; insanları müjdeler, nefret ettirmez.[3]

Mümin, hüsn-i zan besler, iyi düşünmenin ve iyiyi söylemenin imanın gereği olduğunu bilir. İnsanlara karşı iyi niyet besler ve şefkatli davranır. Hayatının her alanında safiyetin, dürüstlüğün ve doğruluğun yanında yer alır.

Mümin, kötülüklerin son bulması için elinden gelen gayreti gösterir. Kötülüğe göz yummaz, dilini yalan ve iftirayla, zihnini su-i zanla kirletmez. Fitne ve dedikodu ateşine odun taşıyan asılsız sözlerin peşine düşmez. Zira o bilir ki insanların şeref ve haysiyetleri birbirine emanettir. Emanete hıyanet ise kötülüğün bir şubesidir.

Kıymetli Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.”[4]

O halde, bilgimiz ve tecrübemiz, gücümüz ve imkânımız nispetinde daima iyiliği tavsiye edelim, kötülüklere engel olalım. Bunun her birimizin üzerine dinî bir vecibe ve insanî bir vazife olduğunu unutmayalım. İyiliğin yayılması ve kötülüğün engellenmesi uğruna attığımız her adımın bir sevabı olacağına gönülden inanalım.

[1] Âl-i İmrân, 3/110.

[2] Müslim, Birr ve Sıla, 14.

3 Buhârî, Cihâd, 164.

4 Müslim, Îmân, 78.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İlk Cuma namazı ne zaman kılınmıştır?

İlk Cuma namazı 12 Rebiülevvel 622 yılında kılınmıştır. Peygamber Efendimiz Kuba’ya geldikten sonra Ranuna adı verilen noktada öğle namazı vakti girmişti. Efendimiz de tam bu noktada iki kez hutbe verdikten sonra cemaatine Cuma namazını kıldırdı. Verilen hutbelerde yine toplumsal konular işlendi.

Bu gün, alimlerimiz tarafından Cuma suresinin “Cuma günü namaz için ezan okunduğunda Allah’ı zikretmeye koşun.” ayetinde yer alan zikir ifadesi hutbe olarak tabir edilmektedir. Böylece hutbenin farz olduğuna dair bir fikir birliği sağlanmıştır.

İlgili Konular

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün