SözlerYaşam

Her Şeyi Bildiğimizi Sandığımız Çağda, Neyi Hiç Bilmiyoruz?

Google’ın Bilmediği 15 Şey: Her Şeyi Bildiğimizi Sandığımız Çağda, Neyi Hiç Bilmiyoruz? Bilgi Çağında Cehaletin Şaşırtıcı Lüksü.

Google’ın Bilmediği 15 Şey: Her Şeyi Bildiğimizi Sandığımız Çağda, Neyi Hiç Bilmiyoruz? Bilgi Çağında Cehaletin Şaşırtıcı Lüksü. Google’ın tüm soruları yanıtladığını mı sanıyorsunuz?

Yıl 2025 ve her şeyi bildiğimizi sandığımız bu çağda, aslında hiçbir şey bilmediğimizin farkında mısınız? Bilgi çağının en büyük paradoksu: Cehalet artık bir lüks haline geldi. İşte Google’ın bile cevap veremediği 15 şaşırtıcı gerçek!

Her Şeyi Bildiğimizi Sandığımız Çağda, Neyi Hiç Bilmiyoruz?

Merhaba, sevgili homo digitalis! Bugünkü konumuz: “Her şeyi bildiğimizi sandığımız şu çağda, aslında hiçbir şey bilmediğimiz gerçeği.” Evet, öyle bir çağdayız ki, cebimizdeki telefonlar bize Mars’ın hava durumunu söylüyor ama hâlâ “Bu Wi-Fi neden çekmiyor?” diye duvara küfrediyoruz. Gelin, bilimin bile “Hmm, o kısım henüz beta sürümünde” dediği o büyük bilinmezlerle dalga geçerek yüzleşelim.

Dünya tarihinin en bilgili nesli olduğumuzu iddia ediyoruz. Elimizdeki akıllı telefonlarla saniyeler içinde uzayın derinliklerinden atomun çekirdeğine kadar her şeyi öğrenebiliyoruz. Peki gerçekten öyle mi?

İşin komik tarafı: Google’ın bize 2 milyar sonuç sunduğu bir çağda, en temel sorulara cevap veremiyoruz. “Neden mutsuzum?” yazdığımızda algoritma bize yoga tavsiyeleri veriyor ama kimse “Telefonunu bırak, dışarı çık!” demiyor. Wikipedia’da her şey var ama en çok okuduğumuz sayfalar “Ünlülerin ilişki durumları.”

Dilerseniz, Google’a bile soramayacağınız bazı “yüksek frekanslı” bilinmezliklerle keyifli bir zihin yürüyüşüne çıkalım. Spoiler: Sonunda kendinizi daha zeki değil, ama kesinlikle daha insan hissedeceksiniz. (Ya da: Google’a soramayacağınız 15 Varoluşsal Soru)

Bu yazıda, bilgi çağının en büyük ikilemini masaya yatırıyoruz: Her şeyi bildiğimizi sandığımız bu dönemde, aslında hiçbir şey bilmediğimiz gerçeği. İşte Google’ın bile “Bilmiyorum” dediği 15 şaşırtıcı şey…

(Spoiler: Belki de cehaletimiz, bu çağın en büyük lüksüdür!)

1. Bilgi Çağında Cehaletin Lüksü

Merhaba, “Wikipedia’da 3 saat geçirip ‘Hmm, ilginçmiş’ deyip hiçbir şey öğrenmeyen” bilgi çağı vatandaşı! İşte modern dünyanın en büyük paradoksu: Her şeyi öğrenebileceğimiz bir çağda, hiçbir şey bilmemeyi seçiyoruz. İşte komik ve acımasız gerçekler:

  • Wikipedia’da 6 milyon+ makale var, ancak hâlâ “Neden uyuyoruz?” sorusunun kesin cevabı yok. (REM uykusu rüya için mi? Hafıza için mi? Yoksa beynin “çöp dosyaları temizleme” modu mu?) REM uykusu? Rüya mı? Beynin iç temizlik saati mi?
  • İlginç bilgi: NASA, Mars’a helikopter indiriyor. Ama hâlâ Excel’deki “#VALUE!” hatasını çözmek 2 gün sürüyor.
  • İronik paradoks: Dünya tarihinde hiç bu kadar çok şey bilinebilir olmamıştı, ama insanlar TikTok trendlerini anlamakta zorlanıyor.

Ünlü Olmak Uzman Olmaktan Daha Kolay

  • Eskiden: “Newton yerçekimini keşfetti!” → Tarihe geçti.
  • Şimdi: “Newton’un elma videosu 10M like aldı!” → Tarihe geçti.
  • Korkunç gerçek: Einstein yaşasaydı, muhtemelen “E=mc²”yi TikTok’ta dans ederek anlatırdı.

“Aptallık Artık Bir ‘Lifestyle’ Seçimi”

  • Eskiden: “Cahil” denince utanılırdı.
  • Şimdi: “Ben araştırmıyorum, içimden ne geliyorsa ona inanıyorum!” diye gururla söyleniyor.*
  • En kötüsü: Bu tavır, “özgün düşünce” diye yüceltiliyor!

Gerçek şu: Öğrenmek emek ister, cehalet ise rahattır. Ve biz, “rahat” olanı seçiyoruz. Belki de gelecekte, “Ben hiçbir şey bilmiyorum” demek, bir statü sembolü olacak.

(Not: Bu yazıyı okuyup da “Haklı ama yine de değişmem” diyorsanız… Tebrikler! Siz zaten bu çağın gerçek kazananısınız. 😉)

2. En Büyük Bilinmez: Bilinç Nedir?

Merhaba, “Ayna karşısında ‘Ben buyum işte’ deyip sonra ‘Acaba gerçekten mi?’ diye sorgulayan” kendini tanıma müptelası! İşte bilimin “Açıklayamıyoruz ama çok havalı!” dediği bilinç fenomenine dair komik ve düşündürücü teoriler:

Beyniniz şu anda bu cümleyi işliyor, ama nasıl oluyor da nöronların elektrik çarpması ‘ben’ hissi yaratıyor?

  • Bilim: “Kuantum dolanıklık, nörotransmitterlar, blabla…”
  • Ben: Peki ya beynim aslında bir kavanozda değilse? Ya da olduğunu kanıtlayamazsam? (Not: Kavanoz teorisini test etmek için başınızı duvara vurmayın.)
  • Test edilemeyen teori: Beyniniz şu an bir kavanozda değil… ya da olduğunu asla kanıtlayamayız?

Beyninizin İçindeki Mini ‘Ben’ mi Konuşuyor?

  • Dualistler: “Ruh var, beden ayrı!”
  • Beyin: “Pardon ama konuşan benim, o hayali ‘sen’ değil.”
  • Sorun: “Peki ‘ben’ dediğim şey, beynin kendini dinlemesi mi?”
  • Kısır döngü: “Bunu düşünen de kim?!”

Not: Bu teoriyi anlamaya çalışırken beyniniz bilinçli olarak kendini yok edebilir.

Bilinç, Beynin Kendine Yaptığı Bir TED Konuşmasıdır

  • Gerçek: Bilinç hâlâ bilimin en büyük gizemi.
  • İyi haber: Eğer bunu okuyup anlıyorsanız, en azından bir “illüzyon” kadar gerçeksiniz!
  • Kötü haber: Bunu düşünmek, beyninizi daha da karıştıracak.

3. Karanlık Madde değil, Asıl Karanlık Olan: Evren Neden Var?

Merhaba, “Gece yarısı ‘Ben niye varım?’ diye düşünüp buzdolabını yağmalayan” varoluş avcısı! Karanlık maddeyi boş verin, asıl “Hiçbir şey yerine neden bir şeyler var?” sorusu kafamızı yakıyor. İşte bilim, felsefe ve bolca absürtlük karışımı teori:

Evren Neden Var? (Ve Bu Soruyu Sorduğum İçin Bana Kızmıyor mu? Big Bang’den beri genişliyoruz ama “Neden hiçlik yerine bir şeyler var?” sorusu hâlâ “Acil: Filozof Aranıyor” modunda.

  • Dini cevap: “İlahi bir plan var!”
  • Bilimsel şüphe: “Peki bu plan neden kuarklarla, kara deliklerle ve midye dolmalarla dolu?”
  • Fizikçiler evrenin %95’ini oluşturan karanlık madde/enerjiyi açıklayamıyor, ama daha temel soru: “Hiçlik yerine neden ‘bir şeyler’ var?”
  • Bir teoriye göre evrenin doğuşu sadece istikrarsız bir boşluğun kuantumdan gelen kazası: “Oops! Bir tane daha evren oldu.” (Şaka gibi, ama bilim diyor bunu.)
  • Olası cevap: “Hiçlik” istikrarsız bir kuantum dalgalanmaydı ve evren bir “Oops!” sonucu doğdu.
  • Tanrı “Let there be light” dedi, ama kimse elektrik faturasını ödemedi.

4. Zaman Neden Tek Yönde Akar? (Ve Kim Ona ‘İleri’ Demeye Karar Verdi?)

Merhaba, “Keşke zamanı geri sarabilseydim de o maili göndermeseydim” diyen pişmanlık dolu okur! İşte zamanın okunun yönüne dair %100 bilimsel olmayan teoriler:

Termodinamik yasaları diyor ki: “Zaman, düzensizliğe doğru gider.” Peki neden?

  • Termodinamik okuruz, ama neden geçmişi hatırlıyoruz da geleceği hatırlamıyoruz?
  • Teori A: Çünkü geriye sarsak, kahve yere dökülürken “Hah, temizlendi!” derdik ve bu çok sıkıcı olurdu.
  • Teori B: Zaten geriye akıyor da, beynimiz Netflix geri sarma efekti yapıyor.
  • Kuantum ironisi: Belki de zaman “ileri” akıyordur çünkü “geri”yi deneyenler paralel evrende sıkışıp kaldı!

Sonuç: Zaman Akar Çünkü…

  • Kimse “Durağan hayat” istemez (sıkıcı!).
  • “Geri sarma” olsaydı, hepimiz doğum anımıza dönerdik (garip!).
  • Ve en önemlisi: Evren, “CTRL + Z”yi sevmiyor!

(Not: Bu yazıyı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadıysan… Tebrikler! Görelilik teorisini deneyimlediniz. 😉)

5. Matematik Keşif mi, İcat mı? (Ve Eğer Evrenselse, Neden 2+2=4’ü Uzaylılar da Anlıyor?)

Merhaba, “Dünya dışı varlıklar gelip de bana ‘Limit türev sor’ diye dayatsa ne yapardım?” diye düşünen varoluşçu öğrenci! İşte matematiğin evrensel gizemi üzerine fazla ciddiye alınmaması gereken teoriler:

  • Matematik doğada mı var, yoksa biz mi uydurduk? Pisagor teoremiyle ağaç devrilince ne ilgimiz var?
  • Cevap: Muhtemelen yok. Ama sinüs eğrileri harika gözüküyor, itiraf edelim.
  • Pisagor teoremi bir ağaç devrilirken de geçerli mi? Matematik fiziksel gerçekliğin dili mi, yoksa insan zihninin bir oyunu mu?

Matematik Bir “Keşif”se:

Platoncular: “Matematik evrenin yazılım kodudur, biz sadece debug ediyoruz!”

Kanıt:

  • Dünyalı: *”π = 3.14159…”*
  • Uzaylı: “¿ɐuıɥɔ ǝɹıq ɐɯɐʇ ɐɾ ʇǝN” (Ama sonuç aynı!)
  • Sorun: Peki “0’la bölme” neden evrenin çökmesine yol açıyor? (Error 404: Mantık bulunamadı)

Matematik Bir “İcat”sa:

İddia: “İnsanlar sayıları uydurdu, sonra ‘Aa bu evrenselmiş!’ dedi.”

Absürtlük:

  • Tarih öncesi insan: *”2 kaya + 2 kaya = 4 kaya!”*
  • Modern insan: *”Peki 2 karmaşık sayı + 2 karmaşık sayı = ?”*
  • Uzaylı: “Siz insanlar neden her şeyi karmaşıklaştırıyorsunuz?”

En Büyük Paradoks:

  • Matematikçiler: “Matematik mükemmel bir dildir!”
  • Öğrenciler: “O zaman neden integral alınca hayatımızın hatasını buluyoruz?”

Belki de Her Şey Bir Simülasyondur!

6. Dijital Çağın En Büyük Sırrı: Neden Hâlâ Şifrelerimizi Unutuyoruz?

Merhaba, “Şifremi sıfırla” butonuna basarken ‘Ben bu hesabı neden açtım?’ diye düşünen dijital çağ kurbanı! İnsanlık Mars’a rover gönderiyor ama hâlâ “Password123” yazıp “Güvenli değil” uyarısı alıyoruz. İşte komik teoriler:

Wi-Fi’a bağlandığını hatırlıyorsun ama şifreyi hatırlamıyorsun. Yapay zekâ her gün kendini geliştiriyor, ama sen hâlâ “1234” kullanıyorsun. Ve sonra “Neden hacklendim ki?” diyorsun.

  • Yapay zeka insan beynini modelleyebilir, ama “Bu Wi-Fi’ı daha önce bağlanmıştım!” diyen sinir sistemimizin algoritması hata veriyor.
  • Bilimsel Açıklama: Beyin, “Bu bilgiler önemli değil” diyerek çöpe atıyor (ama 8 yaşındaki bisikletimizin rengini tutuyor).

7. Bildiğimiz En Gizemli Şey: Dil Nasıl Evrimleşti?

Dil Nasıl Doğdu? (Ve İlk ‘Merhaba’ Diyen Adam Neden Bunu Yaptı?)

Merhaba, “Acaba ilk konuşan insan ‘Ağaç’ deyince diğerleri ‘Hangi ağaç?’ diye mi sordu?” diye düşünen dil meraklısı! İnsanlığın en büyük icadı olan dilin doğuşuna dair (tamamen bilimdışı) teorileriler:

Bir gün bir mağara adamı: “Grr, ateş yak!” dedi. Sonra bir başkası: “Hayır, ‘ateş’ yerine ‘yanıcı mineral tozu’ diyelim, daha havalı.” Ve böylece felsefe, bürokrasi ve Twitter doğdu.

  • 40.000 yıl önce bir Homo sapiens: “Hmm, bu sesleri sıraya dizip ‘ateş yak’ diyebilirim… SONRA DA FELSEFE YAPARIM!”
  • Evrim gerçekten ilginç bir yolculuk.
  • Sonuç: Dil, Tesadüfen Doğdu, WhatsApp Gruplarıyla Çığırından Çıktı

(Not: Bu yazıyı okuyup da “Acaba ilk küfür nasıl doğdu?” diye merak ediyorsan… Muhtemelen “Taş düştü ayağıma!” olayı sırasında.) 😅

8. Ölüm Son mu? Yoksa Veri Transferi mi? Yoksa ‘Bios Güncellemesi’ mi?

Merhaba, “Öldükten sonra ‘404 Soul Not Found’ hatası mı alacağız yoksa direkt ‘blue screen of death’ mi?” diye düşünen varoluşçu okur! İnsanlığin en eski sorusuna teknoloji metaforlarıyla yaklaşalım:

  • Bilim “yaşam”ı tanımlayamazken, “ölümden sonra bilincin kuantum alanında sürüklenmesi” fikri neden bu kadar popüler?
  • Dini cevaplar: Cennet, reenkarnasyon, 72 huri…
  • Bilimsel cevap: Bilmiyoruz.
  • Başka bir teori: Ruhlar Wi-Fi gibi. Bazen bağlantı kopuyor, bazen ‘şifre yanlış’ diyor.

(Not: Bu yazıyı okuduktan sonra “Acaba ben bir simülasyon muyum?” diye düşünüyorsan… “Evet, ve bu yazı da bir easter egg” 😇)

9. Neden Sanat ve Müzik Duyguları Tetikler? (Ve Neden Radiohead’i Dinlerken Evrenin Anlamsızlığını Daha İyi Hissederiz?)”

Merhaba, “No Surprises” çalarken pencereden yağmuru izleyip “Hayatın anlamı ne?” diye düşünen melankoli tutkunu! İşte sanatın ve müziğin ruhumuzu titreten gücüne dair fazla ciddiye alınmaması gereken teoriler:

Bir melodiyle ağlıyoruz. Bir akorla 7 yaşındaki yaz tatiline dönüyoruz. Fiziksel olarak sadece titreşim ama duygusal olarak evrenin bizle konuşma biçimi.

  • Biyolojik açıklama: Dopamin.
  • Felsefi açıklama: Yok.

Neden Özellikle Radiohead?”

  • Teori 1: Thom Yorke’un sesi, “modern çağın kolektif çığlığı” gibi.
  • Teori 2: Şarkı sözleri, “Ben de böyle hissediyorum ama bunu nasıl anlatacağımı bilmiyordum!” dedirtir.
  • Teori 3: Dinlerken “Bunu ancak bizim gibi depresif insanlar anlar” diye düşünmek, bir tür “acı elitizmi” yaratır.

10. Neden Rüyalarımızda ‘Avatar’ Kalitesinde Grafikler Var Ama Uyanınca Unutuyoruz?”

Merhaba, “Sabah uyanınca ‘Vay be, rüyamda Oscar’lık senaryo vardı!’ deyip, 10 saniye sonra ‘Neydi o ya?’ diyen” okur! Evet, rüyalarımız James Cameron’ın bütçesi, hafızamız ise flip phone kamerası gibi çalışıyor. Peki neden?

  • Rüya: Matrix efekti, epik sahneler, tüm duyular aktif.
  • Görüntü kalitesi: IMAX 12K, Dolby Atmos, 4D efekti (rüyanda koşarken yatağından düşmen bundan).
  • Uyanınca: “Bir şey vardı… Galiba bir salyangozla konuşuyordum?”
  • Bilim: “REM uykusu, hafıza konsolidasyonu…”
  • Teori: Beyin, “Bu kadar kaliteli grafikleri saklamak için cloud storage’ım yok!” diye düşünüp siliyor.
  • Ben: Ya rüyalar aslında paralel evrenlerin reklam aralarıysa?

Not: Unutunca üzülme… Belki de rüyanda “Google Drive’a yükle” butonu vardır da bulamıyoruzdur.

11. Google Amca Bile “Bilmiyorum” Diyor!

Merhaba, “Arama çubuğuna ‘Neden mutsuzum?’ yazıp, çıkan ilk sonucu ‘%100 Doğru’ sanan” çağdaş kaybolmuş ruh! İşte Google’ın bile çaresiz kaldığı varoluşsal sorgularımızın trajikomik analizi:

Google’a “Neden mutsuzum?” yazdığımızda 2 milyar sonuç çıkıyor ama kimse “Ekranı kapat, dışarı çık!” demiyor.

  • “Nasıl kilo verilir?” → 500 milyon sonuç.
  • “Neden diyet yapamıyorum?” → 1 milyar sonuç.
  • “Diyet bozulunca nasıl motivasyon kazanılır?” → Sonsuz döngü.

Google’ın bize verdiği en dürüst cevap: “Aradığınız sonuç bulunamadı. Belki de yanlış soruyu soruyorsunuz?”

12. Evrende yalnız mıyız?

Merhaba, “Gece yarısı UFO videoları izleyip ertesi gün ‘Bilimsel kanıt yok!’ diyen” ikilemler içindeki uzay meraklısı! İşte insanlığın en büyük sorusuna dair %100 ciddiye alınmaması gereken teoriler:

Yani bu kadar yıldız, bu kadar galaksi… Ama hâlâ “Bizden başka kimse yok mu ya?” diye gökyüzüne bakıp efkârlanıyoruz. “Kâinatta Yalnız mıyız?” insanlığın en eski ve en eğlenceli sorusu olabilir.

  • Ya evrende yalnızsak?
  • Ya da daha kötüsü… Değilsek?

SETI projesi yıllardır uzaydan sinyal arıyor, ama şimdilik gelen tek şey statik cızırtılar. Belki uzaylılar sinyal yerine WhatsApp’tan yazıyordur, ama numaramızı bulamamışlardır?

Ya da daha kötüsü, bizi galaksinin “spam” klasörüne atmışlardır. “Dünya’dan mesaj var, kesin yine ‘barış ve sevgi’ muhabbeti, sil gitsin!”

(Not: Bu yazıyı okuyup da “Ben uzaylıyım” diyen varsa… Lütfen bana warp sürüşünün formülünü ver.) 🚀👽

13. Beynimiz Bize Neden Sürekli Kötü Senaryo Yazdırıyor?

Merhaba, “Gece yarısı ‘Ya asansör bozulursa?’ diye düşünüp kendini kilitlediğin” evrimsel yazılım hatası! İşte beynimizin bizi neden “En Kötü Senaryo Oscar’ı”na aday gösterdiğinin eğlenceli açıklamaları:

Evet, beynimiz bazen “Acaba?” moduna takılıp bizi “Ya olursa?” kuyusuna atar. Peki neden?

  • Atalarımız: “Ya mağaraya ayı gelirse?” diye düşünüp hayatta kaldı.
  • Biz: “Ya telefonda ‘son görülme’yi 3 saat önce gösterirse?” diye düşünüp kalp krizi geçiriyoruz.

İnsan beyni sanki Quentin Tarantino. En kötü ihtimallerin yönetmeni. Ama neden? Tam olarak bilmiyoruz. (Gerçi bu konuyla ilgili ayrı bir blog yazımız var, çaktırma.)

(Not: Bu yazıyı okurken “Ya bu yazıyı okumamın bir anlamı yoksa?” diye düşündüyseniz… Tebrikler! Beyniniz şu an da çalışıyor. 😅)

14. Kendimizi Biliyor muyuz?

Merhaba, “Ayna karşısında ‘Ben buyum’ deyip 5 dakika sonra ‘Acaba?’ diye sorgulayan” kendini tanıma müptelası! İşte “kendini bilmek” denen o imkansız göreve dair fazla ciddiye alınmaması gereken gözlemler:

Sokrates yüzyıllar önce “Kendini bil!” demişti.  Sokrates’in o meşhur “Kendini bil!” nasihatinin üzerinden 2000+ yıl geçti. Peki biz ne yaptık? “Kendini tanı” testlerini Instagram’da çözüp, burç yorumlarına göre kişilik analizi yaptık.

  • 2025’te biz hâlâ “Ben burç olarak çok değişkenim” diyoruz.
  • Karakter analizi mi? MBTI, Enneagram, Astroloji, Kahve falı…

Sürekli: “Ben kimim?” diye sorguluyoruz. Ama telefon bildirimleriyle dikkatimiz dağılınca “Kim olursam olayım… Şu videoyu izleyeyim!” diyoruz.

Ama hâlâ “Ben kimim?” sorusuna gelen cevap: “Karmaşık biriyim ya…”

15. En Büyük Bilinmez: Neden Bu Yazıyı Okumaya Devam Ediyorsun?”

(Ya da “Beynin Şu An ‘Ama Belki Sonunda Bir Şey Var’ Diye Umut Ediyor”)

Merhaba, “Bu başlık beni çağırdı, geldim ama hâlâ neden burada olduğumu bilmiyorum” diyen gizem sever! İtiraf edelim: Bu yazıyı okumaya devam etmenin mantıklı bir açıklaması yok. Ama işte eğlenceli teoriler:

  • Belki de “Sonunda Şaşırtacak” Diye Bekliyorsun?
  • “Acaba Yazı Bana Özel Mesaj mı Veriyor?” diyorsun.
  • Cevap: Bilinmezlik manyetizması. Bilmeme cesareti, aslında gerçek keşfin başlangıcıdır.
  • Belki canın sıkılıyor veya bilinmezlik büyüleyici veya İşten kaçıyorsun veya Hepsi 🙂

(Not: Bu yazıyı sonuna kadar okuduysan, tebrikler! Şimdi asıl soru: “Neden bu notu da okudun?”) 😜


Final: Cehaletin İtirafı

Her bilgiye ulaştığımız bir çağdayız ama bilge değiliz. 21. yüzyılda cehaletimizin farkında olmak, aslında gerçek bilgeliğin ilk adımı. Belki de “Hiçbir şey bilmiyorum” demek, Google’ın “Her şeyi biliyorum” iddiasından daha güçlü bir başlangıçtır.

Peki sence: Modern dünyanın en rahatsız edici bilinmezi nedir? (Not: “Vergi sistemi” cevabı kabul edilebilir.) 😄

“Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” diyen Sokrates, bugün yaşasaydı muhtemelen Twitter’da “Thread açıyorum 🧵” diye paylaşım yapardı. Bizse hâlâ onu bile anlamadan retweet ediyoruz.

Sen Ne Bilmiyorsun?

Yorumlara yaz! Belki bilmiyoruz ama en azından beraber cahiliz 🤝 Ve bu da bir şeydir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün