6 Ekim Dünya Mimarlık Günü 2025
Dünya Mimarlık Günü ne zaman? 6 Ekim Mimarlar Günü mü? Dünya Mimarlık Günü'nün anlamını, tarihini ve 'dayanıklılık' vurgusunu keşfedin.
Dünya Mimarlık Günü ne zaman? 6 Ekim Mimarlar Günü mü? Mimarlık Hakkında Şaşırtıcı Bilgiler! Dünya Mimarlık Günü’nde, mimarlık hakkında merak ettiğiniz soruların cevaplarını ve 2025’in çarpıcı temasını bu yazıda bulacaksınız.
Mimarlık sadece binalardan ibaret değil, hepimizin içinde yaşadığı kolektif hafızadır. Dünya Mimarlık Günü’nün anlamını, tarihini ve geleceğimizi şekillendiren ‘dayanıklılık’ vurgusunu derinlemesine keşfedin.
Dünya Mimarlık Günü
Dünya Mimarlık Günü, bu yıl 6 Ekim’de, her Ekim ayının ilk Pazartesi günü, antik ve modern dünyanın muhteşem mimari eserlerini ve onları tasarlayan olağanüstü zeki insanları takdir etmek için kutlanıyor.
Dünya Mimarlar Günü, mimarlığın yalnızca estetik bir disiplin değil, aynı zamanda yaşamı, şehirleri ve geleceği şekillendiren güçlü bir araç olduğunu hatırlatıyor. 2025 yılı için belirlenen tema “Dayanıklılık İçin Tasarım” (Design for Strength), dünyamızın karşı karşıya olduğu iklim krizi, doğal afetler ve hızlı kentleşme gibi zorluklara karşı daha sağlam, sürdürülebilir ve dirençli yapılar inşa etmenin önemini vurguluyor.
4.000 yıldan uzun bir süre önce inşa edilen Büyük Piramitlerin, ayakta kalan tek Büyük Dünya Harikası olduğuna inanabiliyor musunuz? Mısırlı mimarların dehasını ve kullanılan mühendisliği ancak hayal edebiliriz. Mimarlık sadece binalarla sınırlı değil, insan yaşamının her alanını kapsıyor ve bir ırk olarak gelişimimiz için olmazsa olmaz.
Her yılın Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanan Dünya Mimarlar Günü (World Architecture Day), mimarlığın toplumlar, şehirler ve yaşamlarımız üzerindeki etkisini hatırlamak ve yeniden düşünmek için önemli bir fırsattır. Bu gün, Birleşmiş Milletler’in Dünya Habitat Günü ile eşzamanlı olarak düzenlenir.
- 2025 yılında bu özel gün 6 Ekim Pazartesi gününe denk geliyor. Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) bu yıl için “Design for Strength” / “Dayanıklılık İçin Tasarım” temasını belirlemiştir.
Tema: Dayanıklılık İçin Tasarım
“Design for Strength” teması, mimarlara sadece geçici çözümler üretmekle kalmayıp yapılı çevrenin; direnç gösterme, uyum sağlama ve yeniden inşa edilebilme kapasitesini güçlendirecek yaklaşımlar geliştirmeyi amaçlar.
Bu tema çerçevesinde dikkat çekilen bazı kilit noktalar şunlardır:
- Tasarımda güç: Yapıların dayanıklılık, sürdürülebilirlik ve kültürel duyarlılık gibi unsurları taşıması gerekir.
- Dayanıklılığın platformu: Özellikle doğal afetler, iklim değişikliği, ekonomik krizler gibi bozulmalarda yapıların toplumları koruma ve yeniden inşa süreçlerinde rolü büyüktür.
- Sürdürülebilir yeniden yapılandırma: Tasarım yalnızca inşa etmek değil, onarmak, restore etmek ve değişime açık biçimde kurgulanmak anlamına gelir. Malzeme seçiminden yapı tekniklerine kadar çevresel sorumluluk ön plandadır.
Akademik perspektifte de bu tema; fiziksel dayanıklılığın ötesine geçip çevresel esneklik, toplumsal bağlam, uzun ömürlülük gibi kavramları içerir.
Neden Önemli?
- Küresel zorluklarla yüzleşme
İklim krizi, aşırı hava olayları, depremler ve şehirleşme baskısı gibi dinamikler, yapılaşmanın yalnızca estetik ve işlevle sınırlı kalamayacağını gösteriyor. Dayanıklılık odaklı tasarım yaklaşımı, şehirlerin bu tür krizlerden daha güçlü çıkmasına katkı sağlar. - Toplumsal adalet ve sürekli yaşam alanları
Mimari tasarım, eşitsizlikleri derinleştirebileceği gibi iyileştirme ve kapsayıcılık görevi de görebilir. Dayanıklı yapı ve kentsel alanlar, dezavantajlı bölgelerde yaşayanların yaşam kalitesini koruma potansiyeli taşır. - Kültürel kimlik ve mirasın korunması
Yerel yapı teknikleri, kültürel dokular ve geleneksel malzemeler, modern dayanıklılıkla birleşerek hem kimlik taşıyan hem de çağın gereklerine cevap veren yapılar ortaya koyabilir. - Uzun vadeli ekonomik verimlilik
Daha sağlam, bakım ve onarım maliyetleri düşük projeler, süreklilik arz ederken yatırımın geri dönüşünü de artırır.
Dünya Mimarlık Günü’nün Tarihçesi
Mimarlık tarihi, insanlığın tarihidir; ikisi birbirine bağlıdır. Mimarlıktaki ardışık değişimler, kültürümüzde, geleneğimizde, ticaretimizde, teknolojimizde ve entelektüel yapımızdaki gelişmeleri de beraberinde getirir.
Ünlü ilk mimari dönem, MÖ 10.000-2.000 yılları arasında yaşanan Neolitik dönemdir. Bu dönemin yapıları genellikle dikdörtgen planlıydı ve konutlar birbirinden bağımsız inşa edilmişti. Neolitik mimari, taş, ağaç gövdeleri, sazlar, kil ve kalın ahşap direklerden oluşuyordu. Bu mimari türü Güney ve Güneybatı Asya ile Avrupa’nın büyük bir bölümünde görülebilirdi. Stonehenge, o dönemden kalma ünlü bir mimari yapıdır.
Dikkat çeken bir sonraki mimari dönem, dünyanın en büyük ve en saygın mimari eserlerinden bazılarının inşa edildiği antik dönemdi. Bu dönemin ilk önemli mimarisi, tanrı Marduk’a adanmış bir Mezopotamya yapısı olan Ur Zigguratı’dır. Bunu, Üçüncü Hanedanlık döneminde inşa edilen Djoser Piramidi’nden Dördüncü Hanedanlık dönemindeki Giza piramitlerine kadar uzanan antik Mısır mimarisi izledi.
Klasik dönemde önce Antik Yunan, ardından da yüzyıllar boyunca mimari stillere yön veren Roma mimarisi yükselişe geçti. Antik Yunan mimarisi, toplumun mücadeleci bir toplum olmasını sağlamak için insanlar için tasarlanmıştı. Yunan mimarisi Partenon ve Erechtheion’u içerir. Roma mimarisi, zamanının en gelişmişiydi ve etkisi Kuzey Afrika’ya kadar hissedildi. Antik Romalılar ayrıca kubbeler, hamamlar, su kemerleri ve yuvarlak taş kemerler gibi yeniliklerle de tanınıyorlardı. Pantheon ve Kolezyum, bugün sahip olduğumuz Roma döneminin en önemli mimari eserleridir. Bunu
izleyen Romanesk, Gotik, Rönesans ve Neo-Gotik mimaride Durham Katedrali, Lund Katedrali, Pisa Kulesi, Notre-Dame de Paris, Reims Katedrali ve Floransa Katedrali gibi önemli yapılar yer aldı.
Modern mimari dönemi, Art Nouveau’nun mimari stiliyle başlayan 20. yüzyılın başlarında başladı. Art Deco (Empire State Binası ve Chrysler Binası), Ekspresyonizm (Einstein Kulesi ve Lotus Tapınağı) ve Enternasyonalizm (Seagram Binası ve Equitable Binası) gibi mimari tarzlar görüldü.
Postmodernizm, 21. yüzyılda hızla kabul gören bir mimari tarzdır; Team Disney Binası ve Dans Eden Ev buna örnektir. 3D baskı ve sürdürülebilir mimarinin, önümüzdeki yıllarda mimari sahnelere hakim olması bekleniyor.
Uluslararası Mimarlar Birliği, 1985 yılında “dünyaya insan yaşam alanının geleceğine ilişkin sorumluluğunu hatırlatmak” amacıyla Dünya Mimarlar Günü’nü oluşturdu. Her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi gününe denk gelen bu özel gün, mimarlığın yalnızca yapılarla sınırlı kalmayan; toplumsal, çevresel ve kültürel etkilerini gündeme taşımak amacıyla ilan edilmiştir.
Ayrıca Dünya Mimarlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından aynı tarihte kutlanan Dünya Habitat Günü ile eşzamanlıdır. Dolayısıyla Dünya Yaşam Alanı Günü (World Habitat Day) ile mükemmel bir şekilde örtüşüyor. Böylece mimarlık mesleği ile insan yerleşimleri arasındaki güçlü bağ vurgulanır. UIA, bu yolla mimarların sadece estetik ve işlevsel değil, aynı zamanda sürdürülebilir, adil ve dayanıklı yaşam alanları yaratmadaki sorumluluklarını hatırlatmayı hedefler.
Kutlama ve Eylem Önerileri
- Mimarlık fakültelerinde ve meslek odalarında “Dayanıklılık İçin Tasarım” temalı seminer, atölye ve sergiler düzenlenebilir.
- Belediye ve yerel yönetimlerle iş birliği yapılarak, örnek dayanıklı yapı projeleri tanıtılabilir, halka açık geziler düzenlenebilir.
- Öğrenciler ve genç mimarlar için “tasarım için güç” temalı yarışmalar duyurulabilir.
- Sosyal medya kampanyaları ile tema geniş kitlelere ulaştırılabilir: mimari projeler, başarı öyküleri, dayanıklılık konusunda kısa bilgilendirici içerikler paylaşılabilir.
- Yerel bağlamda, Türkiye’deki yapılaşma süreçlerinde kullanılan malzemelerin ve yöntemlerin dayanıklılığa etkisi üzerine farkındalık yaratılabilir.
Mimar Sinan ve Evrensel Miras
Türkiye’de her yıl 9 Nisan, büyük usta Mimar Sinan’ı anma ve Mimarlar Günü olarak kutlanır. Osmanlı döneminde verdiği yüzlerce eserle yalnızca yaşadığı çağa değil, mimarlık tarihine damga vuran Sinan, evrensel ölçekte bir deha olarak kabul edilmektedir.
Onun inşa ettiği Süleymaniye Camii, Selimiye Camii gibi eserler; estetik ile mühendisliği, fonksiyon ile sanatı kusursuz biçimde harmanlamasıyla UNESCO Dünya Mirası listesine girmiştir. Bu yönüyle Sinan’ın eserleri, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın mimarlık mirasının ayrılmaz parçalarıdır.
Dünya Mimarlar Günü vesilesiyle Sinan’ın mirası bir kez daha hatırlanır: Dayanıklılıkla estetiği buluşturan, çağları aşan ve bugün hâlâ ilham veren yapıları, 2025 temasında vurgulanan “Dayanıklılık İçin Tasarım” anlayışının erken örnekleri olarak görülebilir. Mimar Sinan’ın eserlerinin yüzyıllardır dimdik ayakta kalması, aslında mimarlıkta kalıcılığın ve gücün ne anlama geldiğini en yalın haliyle anlatır.
Mimariye Dair Sorular
S: Dünyanın en büyük mimarı kimdir?
C: Mimarlık, “en büyük”ü tek bir ölçüte göre belirlemenin zor olduğu bir alandır. Kimine göre bu, yarattığı devasa yapılarla; kimine göre tasarımlarındaki estetik ve zarafetle; kimine göre ise dünyaya bakışımızı değiştiren fikirleriyle ölçülür. Bu nedenle, farklı kategorilerde öne çıkan birkaç isimden bahsedebiliriz:
- En Etkili İsim: Genellikle modern mimarinin babası kabul edilen Mimar Sinan, sadece eserlerinin fiziksel büyüklüğü ve sayısıyla (99 cami, 52 mescit, 55 medrese…) değil, mühendislik dehası, estetik anlayışı ve yapılarıyla Osmanlı şehir silüetini şekillendirmiş olmasıyla “en büyük”ler arasında gösterilir.
- Modernin Dehası: Frank Lloyd Wright, dünyanın en büyük mimarı olarak kabul edilir. 1.000’den fazla yapı tasarlamış ve 500’den fazlasını tamamlamıştır. Organik ve doğal formlar üzerine yenilikçi detayları ve konseptleriyle tanınıyordu. Frank Lloyd Wright, organik mimari anlayışını yerleştirerek binaların doğayla uyum içinde olması gerektiği fikrini dünyaya aşıladı.
- Yapısal ve Sanatsal Devrimci: Antoni Gaudí, Barcelona’ya damgasını vuran, doğadan ilham alan ve kuralları yeniden yazan eşsiz eserleriyle akıllarda yer etti.
Sonuç olarak, “en büyük mimar” kişisel bakış açısına ve değer verdiğiniz kriterlere göre değişir. Mimar Sinan’ın mühendislik dehası da, Frank Lloyd Wright’ın felsefesi de, Gaudí’nin sanatçı yönü de onları farklı anlamlarda “en büyük” yapmaktadır.
S: Mimari açıdan en zengin kim? Yani en zengin mimar?
C: Bu soruyu iki şekilde yanıtlamak mümkün: “Parasal zenginlik” ve “Mimari Miras (Kültürel Zenginlik)”.
1. Parasal Açıdan En Zengin Mimar:
Günümüzde “mimar” tanımı, büyük ofisler kuran ve markalaşan isimlerle genişledi. Bu anlamda, dünyanın en zengin mimarlarından biri (yıllık 2 milyon avroluk kazancıyla en çok kazanan), kurucusu olduğu Foster + Partners firmasıyla Norman Foster‘dır. Onu, Bjarke Ingels (BIG – Bjarke Ingels Group), Renzo Piano ve Santiago Calatrava gibi isimler takip eder. Ancak unutulmamalıdır ki, bu mimarların servetleri, bireysel tasarımlarından ziyade, global bir marka ve büyük bir şirket haline gelen ofislerinden gelmektedir.
2. Mimari Miras (Kültürel Zenginlik) Açısından En Zenginler:
Asıl “zenginlik” parasal olandan çok, dünyaya bırakılan kültürel mirasta yatar. Bu anlamda en zengin mimar, tartışmasız bir şekilde Mimar Sinan‘dır. Kendisi, sadece sayısal çokluk değil (99 cami, 52 mescit, 55 medrese…), aynı zamanda yarattığı eserlerin estetik değeri, mühendislik harikası oluşu ve tüm bir imparatorluğun kimliğini şekillendirmiş olmasıyla benzersiz bir miras bırakmıştır. İstanbul’un silüeti, onun eserleriyle “zenginleşmiştir”. Aynı şekilde, Antoni Gaudí tüm Barcelona şehrini kendi sanatıyla donatarak, Frank Lloyd Wright ise yüzlerce ikonik ev ve bina tasarlayarak paha biçilmez bir mimari zenginlik bırakmışlardır.
Sonuç: Bir banka hesabındaki rakamlar geçici olabilir, ancak bir şehrin kimliği olmak, asırlarca ayakta kalmak ve insanlara ilham vermek, mimarinin gerçek ve kalıcı zenginliğidir.
S: Bir mimar olmak için gereken en önemli beceriler nelerdir?
C: Mimarlık, teknik ve sanatsal becerilerin iç içe geçtiği disiplinlerarası bir alandır. İyi bir mimar olmak için gereken en önemli becerileri şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Yaratıcı ve Analitik Düşünce: Mimarlık sadece “güzel bina tasarlamak” değildir. Bir soruna yaratıcı, işlevsel, sürdürülebilir ve estetik çözümler üretebilmek, analitik bir zeka gerektirir.
2. Güçlü İletişim Becerileri: Mimar, fikirlerini müşteriye, mühendise, ustaya ve kullanıcıya etkili bir şekilde anlatabilmelidir. Bu, hem sözlü hem de yazılı iletişimi kapsar.
3. Teknik Çizim ve Teknoloji Hakimiyeti: El çizimi temeldir, ancak günümüzde BIM (Yapı Bilgi Modelleme) yazılımları (Revit, ArchiCAD gibi) ve 3D modelleme programları (SketchUp, Rhino) artık olmazsa olmazdır.
4. Mekansal Algı ve Üç Boyutlu Düşünme: Zihinde yapıları canlandırabilme, mekanlar arasındaki ilişkileri kurabilme ve bunları kağıda/ekrana aktarabilme yeteneği en temel becerilerden biridir.
5. Detaylara Hakimiyet: Bir projenin başarısı, en küçük detayında gizlidir. Malzeme bilgisi, yapım teknikleri ve detay çözümleme becerisi, tasarımın kağıttan gerçeğe dönüşmesindeki en kritik aşamadır.
6. Dayanıklılık ve Ekip Çalışması: Yoğun çalışma temposuna, eleştirilere ve sürekli değişen koşullara uyum sağlayabilmek önemlidir. Ayrıca mimarlık, bir ekip işidir; farklı disiplinlerle uyum içinde çalışabilmek büyük önem taşır.
Özetle: Mimar, bir sanatçı, bir mühendis, bir iletişimci ve bir stratejist olmak zorundadır. Bu becerilerin birleşimi, iyi mimarı great mimardan ayıran şeydir.
Antik Roma Mimarisi Hakkında 5 Şaşırtıcı Gerçek
- Betonu ilk kullananlar Romalılar oldu: Antik Roma mimarisi, harç, kireç, peperino, kırık tuğla, mermer ve tüf parçalarından oluşan betonla inşa edilen ilk mimariydi.
- Şaşırtıcı Ek Bilgi: Romalı betonu günümüz betonundan daha dayanıklı kılan sır, volkanik kül kullanmalarıydı. Özellikle Pozzuoli’den alınan bu kül, betonun suyla kimyasal reaksiyona girerek zamanla daha da sertleşmesini sağlıyordu. Hatta deniz altındaki yapılarda bile binlerce yıl dayandılar.
- Romalılar en büyük desteksiz beton kubbeyi yaptılar: MS 125 yılında inşa edilen ve 4.535 ton ağırlığındaki Pantheon Kubbesi, dışarıdan destek almadan ayakta duran en büyük kubbe olmaya devam ediyor.
- Şaşırtıcı Ek Bilgi: Kubbenin tepesindeki “Oculus” adı verilen 9 metre çapındaki yuvarlak açık delik, binanın tek ışık kaynağıdır. Aynı zamanda yağmur da bu delikten içeri girer, ancah zemininde ustaca yerleştirilmiş oluklar ve drenaj delikleri sayesinde su tahliye edilir.
- Romalılar kemerleri ve tonozları mükemmelleştirdiler: Antik Romalılar, zayıf Antik Mısırlıların, Babillilerin ve Yunanlıların kemerlerini ve tonozlarını, su kemerleri ve köprüler haline gelen sağlam yapılara dönüştürdüler.
- Şaşırtıcı Ek Bilgi:
- Şaşırtıcı Ek Bilgi:
- Romalılar yerden ısıtma sistemini geliştirdiler: Hamamlarda ve kamu binalarında ısıtmada kullanılan ilk yerden ısıtma sistemini (Hypocaust) antik Romalılar icat etmiştir.
- Şaşırtıcı Ek Bilgi: Bu sistem sadece zeminleri değil, duvarları da ısıtıyordu. Duvarların içine yerleştirilen özel içi boş tuğlalar (Tubuli) sayesinde sıcak hava ve duman tüm yapıyı dolaşıyor, lüks villaları ve hamamları her köşesinden ısıtabiliyordu.
- Roma yapıları bugün hala kullanılmaktadır: Antik Roma mimarisi yüksek kalitedeydi ve yüzyıllar boyunca ayakta kalacak şekilde tasarlanmıştı; bu nedenle İspanya’daki Alcantara Köprüsü ve Roma’daki Cloaca Maxima bugün hala kullanılmaktadır.
- Şaşırtıcı Ek Bilgi: Roma’nın devasa atık su sistemi Cloaca Maxima (Büyük Kanal), MÖ 6. yüzyılda inşa edilmesine rağmen hâlâ Roma’nın atık sularının bir kısmını taşımaya devam ediyor. Bu, yaklaşık 2500 yıllık bir mühendislik harikasının hâlâ aktif olması demek!
Antik Roma betonunun başyapıtı. 43.3 metre çapındaki kubbesi, 19. yüzyıla kadar dünyanın en büyük desteksiz beton kubbesi unvanını korudu. Üzerindeki ‘oculus’ (göz) açıklığı, binanın tek ışık kaynağı olarak, mimari ile gökyüzünü buluşturuyor.
Diğer Mimari Dönemlerden ve Konulardan Şaşırtıcı Bilgiler:
- Gotik Mimarinin Gizemi: Ortaçağ’ın devasa Gotik katedrallerini inşa eden ustalar, inanılmaz ayrıntılarla dolu “taşta bir ansiklopedi” yarattılar. Ancak bu yapıların statik hesaplarını ve karmaşık iskele sistemlerini nasıl çözdükleri hâlâ tam olarak bilinmiyor. Bu, deneyim ve gözleme dayalı devrim niteliğinde bir mühendislikti.
- Mimar Sinan’ın Deprem Mühendisliği: Mimar Sinan, eserlerini deprem bölgesinde inşa ettiğini bilerek, özel “sismik izolatör” benzeri temel sistemleri kullanırdı. Büyük kubbeleri taşıyan fil ayakları gibi destekleri, deprem anında esneyerek enerjiyi sönümlesin diye birbirinden bağımsız inşa edilmiştir.
- Gizemli Mısır Piramitleri: Keops Piramidi’nin inşasında yaklaşık 2.3 milyon taş blok kullanılmıştır. Bu taşlar o kadar hassas yerleştirilmiştir ki, blokların arasına bir jilet bile sokmak neredeyse imkansızdır.
- Sürdürülebilir Mimarinin Atası: Yeraltı Şehirleri: Kapadokya’daki yeraltı şehirleri, iklimlendirme ve havalandırma sistemleriyle binlerce insanın yaşayabileceği, sürdürülebilir mimarinin erken dönemdeki en çarpıcı örneklerinden biridir.
Sonuç: Mimari, Hepimizin İçinde Yaşadığı Sanat Eseridir
Dünya Mimarlık Günü, yalnızca mimarları kutladığımız bir gün değil; kolektif belleğimizin ve ortak kimliğimizin dışavurumu olan yapılı çevremizin değerini anlama günüdür. “Dayanıklılık İçin Tasarım” teması, mimarlığın sadece estetik bir kaygı olmadığını, aynı zamanda iklim krizine, sosyal değişimlere ve geleceğin bilinmezliklerine karşı dayanaklı yuvalar, şehirler ve topluluklar kurma sorumluluğunu hatırlatıyor. Çünkü mimari, taşın, betonun ve camın ötesinde, hepimizin paylaştığı en büyük kolektif bellek ve en somut kültürel kabuğumuzdur.
Bu gün, sadece binaları değil, bu gezegeni ve birbirimizi nasıl daha güzel, daha adil ve daha güçlü kılabileceğimizi düşünme günüdür. Unutmayalım ki, attığımız her mimari adım, geleceğe bıraktığımız en kalıcı imzadır.
- 9 Nisan Mimar Sinan’ı anma ve Mimarlar Günü
- Dünya Habitat Günü
- Mimar Sinan Kimdir? Kısaca Hayatı ve Eserleri
- Dünya Mühendisler Günü
- 10 Ocak Dünya Ziraat Mühendisleri Günü
- 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü