Biyografiİslam Alimleri

Üftadezade Kutup İbrahim Efendi

Bursa'da yaşamış büyük velîlerden Üftadezade Kutub İbrahim Efendi kimdir? Kısaca Hayatı, ölümü ve kabri hakkında bilgileri bulabilirsiniz. 

Bursa’da yaşamış büyük velîlerden Üftadezade Kutub İbrahim Efendi kimdir? Bursa evliyalarından Kutub İbrahim Efendi’nin kısaca hayatı ve biyografisi, ölümü ve kabri, türbesi hakkında bilgileri bulabilirsiniz.

Üftadezade Kutub İbrahim Efendi

Türkiye sınırları içerisinde yetişmiş Bursa’da yaşayan büyük velîlerden olan Kutub İbrahim Efendi, 1606 (Hicri 1015) yılında Bursa’da dünyaya geldi. Büyük velî Şeyh Mehmet Üftade hazretlerinin torunudur ve Asıl adı Halil İbrahim Sadık’tır. Babası Mustafa Efendi, dedesi Üftâde’nin dergâhında şeyhlik yapmış, Hicri 13 Ramazan 1608 (Miladi 29 Ekim 1678) târihinde vefât etmiştir.

Üftade dergahında; Üftade hazretlerinden sonra yerine babası Şeyh Mustafa Efendi geçer, 2 yıl sonra babası da vefat edince yerine oğlu İbrahim Sadık Efendi halife olur.

İbrahim sadık Efendi babasının ölümü üzerinde Bursa Mollası Şeyh Muhammed Fenari efendinin gözetiminde büyüdü ve 18 yaşına kadar Bursa’nın çok ünlü alimlerinde dersler almıştır.

Bir müddet sonra Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin isteği üzerine İstanbula geldi ve 4 yıl riyazet ve mücahedeye devam ederek seyr-ü sülükunu tamamlayıp Celveti halifesi oldu.

Daha sonra İbrahim sadık Efendi, Peygamber efendimizin manevi işaretiyle Bursa’ya dönerek dedelerinin makamına Üftade dergahına döndüler. Bursa da dedesinin makamında irşad makamını yürütürken halk arasında ”kutup” namıyla şöhret olmuştur. Bu onun kemalat ve feyzine delil olarak gösterilir. Yadigar-ı Şemsi müellifi Mehmed Şemseddin Efendi “Ruhaniyetlerinden istimdad idenler, emeline nail olurlar” diyerek bunu teyit etmiştir.

Kutub İbrâhim Efendi, Azîz Mahmûd Hüdâî’nin sohbetlerinde kemâle ermiştir.

Rivâyete göre, Üftâde Efendi bir gün Azîz Mahmûd Hüdâî’ye;

“Bizim evlâdımızdan biri size talebe olacak ve sizin vâsıtanızla hakîkat sırrına kavuşacaktır.” demiş, böylece torununun Hüdâî’den hilâfet alacağını kerâmetiyle haber vermiştir. Kutub İbrâhim Efendi, hilâfet alıp Bursa’ya dönerken; “Sultanım ne kadar zaman sonra ziyârete müsâde buyrulur?” diye arz edince, Hüdâî; “Biz sizin hizmetiniz için bu vakte kadar tevakkuf eyledik (bekledik).” diye cevap verdi.

Kutup İbrâhim Efendi 1628’de Bursa’ya vardığında, Azîz Mahmûd Hüdâî‘nin vefât haberi geldi. Kutup İbrâhim, Bursa’da dedesinin zâviyesinde 50 seneden fazla talebe yetiştirmekle meşgûl oldu. İnsanlara doğru yolu anlattı. Vefâtı yaklaştığı zaman; “Ben vefât edince naaşımı türbeye defnetmeyin. Dedemin huzûrunda cesedimin dahi ayak uzatması rûhumu sıkar.” buyurdu.

Miladi 29 Ekim 1678 Cumartesi günü vefât eden Kutub İbrâhim Efendi, vasiyeti üzerine Bursa’da Üftade Tekkesi haziresinde Üftâde hazretlerinin (babasının ve dedesinin) türbesinin yanında defnedilmişitir.

Vefâtına; “Göçdi bin seksen dokuzda Cennet’e Kutb-ı zaman” mısrası târih düşülmüştür. Yerine oğlu Muhammed Efendi geçmiştir.

Üftadezade İbrahim Efendi’nin Kıssası

Vefâtından 50 sene sonra, türbedâr ve câmi imâmı her gece rüyâlarında, Kutub İbrâhim Efendiyi gördü. İbrâhim Efendi onlara; “Rahatsızım, göğsüme bir tuğla parçası düştü, lütfen bu tuğlayı alın!” diyordu.

Aynı rüyâ birkaç akşam tekrar edilince, kabri açmaya karar verdiler. Lahid açıldığında, mezardan mis gibi bir koku yayıldı. Daha kefeninin çürümediği görüldü. Naaşının göğüs kısmına düşen tuğla parçası alınıp kabir kapatıldı.

Kabir taşında şunlar yazılıdır ;

”İza tehayyertüm fi’l-umuri fe’s-te’inü ehli kuburi”
İşlerinizde güçlükle karşılaşırsanız kabir ehlinden yardım dileyiniz.

Kabri;  Bursa’da – Üftade camii önündeki kabristanda bulunaktadır.

Yunus Emre üslubunda sade bir dille hikmetli şiirler yazan Üftâde hazretlerinin şiirleri, tekke çevrelerinde büyük ilgi görmüş, bir kısmı ilahi şeklinde bestelenmiş ve okunmuştur.

Üftâde ne demek?

Üftâde, tasavvufta kelime anlamı olarak düşkün ve âşık anlamına gelmektedir. Üftade hazretleri, Bursa’da dünyaya gelen Osmanlı İslam âlimi, mutasavvıf şairi ve Aziz Mahmud Hüdayi’nin şeyhi ve Celvetiye tarikatının kurucusudur. Adı Mehmed, lakabı Muhyiddin’dir.

Kaynaklar:
1) Bursa Evliyâları; s.108
2) Vekâyi-ul-Füdalâ; c.1, s.573
3) Azîz Mahmûd Hüdâyî; s.127
4) Güldeste-i Riyâz-ı İrfân; s.112

İlgili Diğer Konular

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün