Kuran-ı Kerim

Tahrim Suresi Arapça-Türkçe okunuşu ve Meali

Tahrim Suresi 12 Ayetten oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’in altmış altıncı (66.) suresidir. Tahrim Suresi 28. Cüzde yer alır.

Tahrim Suresi 12 Ayetten oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’in altmış altıncı (66.) suresidir. Tahrim Suresi 28. Cüzde yer alır. Kuran-ı Kerim 66. Suresi olan Tahrim Suresi Arapça-Türkçe okunuşu, Türkçe Meali ve fazileti

Tahrim suresinin anlamı nedir, ‘Tahrim’ ne demek? Tahrim isminin anlamı ve kökeni nedir? Tahrim suresinin konusu nedir, neden bahsetmektedir? Tahrim suresini okumanın faziletleri nelerdir? Tahrim Suresi neden indirilmiştir? Tahrim Suresinin özellikleri nelerdir? Tahrim Suresi ne zaman ve niçin okunur? İşte Tahrim suresi okumanın fazilet ve faydaları nelerdir?

Tahrim Suresi

Kuran-ı Kerim’in altmış altıncı (66.) suresidir ve 12 Ayetten oluşmaktadır. Tahrim Suresi 28. Cüzde yer alır. Tahrim kelime anlamı olarak Haram kılmak anlamına gelir. Medine’de nazil olmuştur. 1067 harften oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’de iniş sırasına göre 107. Suredir.

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Tahrim Suresini okursa, Allah’u Teala kendisine tövbe-i nasuh (nasuh tövbesi) ihsan eder.”

Tahrim Suresi Faziletleri

Tahrim Suresini 21 defa okuyanın düşmanı dost olur.

Eşlerin karşılıklı daime iyi geçinmeleri için okunur.

Her gün sabah namazının farzı ile sünneti arasında sağ eli ile alnını tutarak Tahrim Suresinin 8. ayetini 15 defa okuyup her okudukça: Ya nûru yâ Basîru. Yâ nûru yâ Basirû” diyen ve sonra 15 defada Yâ Rabbi kavvi basarî. Allahümme eşfi enteş-şâfî. Allahümme ‘âfi entel-mü’âfi” söyleyen kimsenin Allah’ü Teala’nın izniyle gözleri ağrımaz. ve gözlerinde hastalık varsa, Allah’u Teala’nın izniyle şifa bulur.

Kocasından zulüm gören bir Müslüman kadın, Tahrim suresinin 11. âyetini okumaya devam ederse, Allah’u Teala Hazreti Asiye’yi firavundan kurtardığı gibi onuda kurtarır.

Tahrim Suresi Arapça-Türkçe ve Latin Harfli Okunuşu ve Meali

Besmele

Bismillâhirrahmânirrahîm

Tahrim Suresi 1. Ayet:  يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Okunuşu: Ya eyyuhēn-nebiyyu lime tuharrimu mē ehallellâhu leke tebteğî merdâte ezvēcike vallâhu ğafûrur-rahîm.
Anlamı: Ey Peygamber! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, merhamet edendir.

Tahrim Suresi 2. Ayet:  قَدْ فَرَضَ اللَّهُ لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَانِكُمْ وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ وَهُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Okunuşu: Gad feradallâhu leküm tehillete eymēniküm vallâhu mevlēküm vehuvel alîmul hakîm.
Anlamı: Allah yeminlerinizi çözmeyi meşru kılmıştır. Allah sizin Mevlâ’nızdır. O ilim ve hikmet sahibidir.

Tahrim Suresi 3. Ayet:  وَإِذْ أَسَرَّ النَّبِيُّ إِلَى بَعْضِ أَزْوَاجِهِ حَدِيثاً فَلَمَّا نَبَّأَتْ بِهِ وَأَظْهَرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُ وَأَعْرَضَ عَن بَعْضٍ فَلَمَّا نَبَّأَهَا بِهِ قَالَتْ مَنْ أَنبَأَكَ هَذَا قَالَ نَبَّأَنِيَ الْعَلِيمُ الْخَبِيرُ
Okunuşu: Veiz eserran-nebiyyu ilē bağdi ezvēcihî hadîs[peltek]en felemmē nebbeet bihî veezherahullâhu aleyhi arrafe beğdahû veağreda am-bağdin felemmē nebbeehē bihî gâlet men embeeke hezē gâle nebbeeniyel alîmul habîr.
Anlamı: Hani Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü başkasına haber verdi. Allah da bunu Peygamber’e açıkladı. Bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. “Her şeyi bilen ve haberdar olan Allah haber verdi.” dedi.

Tahrim Suresi 4. Ayet:  إِن تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا وَإِن تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمَلَائِكَةُ بَعْدَ ذَلِكَ ظَهِيرٌ
Okunuşu: İn tetûbē ilēllâhi fegad sağat gulûbukümē vein tezâherâ aleyhi feinnallâhe hüve mevlēhu vecibrîlu vesâlihul mu’minîne vēlmelēiketu bağde zelike zahîr.
Anlamı: Eğer tevbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur. Şayet onun aleyhinde birbirinize arka çıkarsanız, hiç şüphesiz ki Allah onun Mevlâ’sıdır. Cebrail de, müminlerin sâlih olanları da, bunun ardından bütün melekler de ona yardımcıdırlar.

Tahrim Suresi 5. Ayet:  عَسَى رَبُّهُ إِن طَلَّقَكُنَّ أَن يُبْدِلَهُ أَزْوَاجاً خَيْراً مِّنكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُّؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ تَائِبَاتٍ عَابِدَاتٍ سَائِحَاتٍ ثَيِّبَاتٍ وَأَبْكَاراً
Okunuşu: Asa rabbuhû in tallegakünne en yubdilehû ezvēcen [k]hay[ra]em-minkünne muslimētim-mu’minētin gânitētin tēibētin âbidētin sēihâtin seyyibētiv-veebkērâ.
Anlamı: Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona sizden daha iyi, kendini Allah’a veren, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bâkire eşler verir.

Tahrim Suresi 6. Ayet:  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Okunuşu: Ya eyyuhellezîne âmenû gû enfuseküm veehlîküm nērav-vegûduhēnnēsu vēlhicēratu aleyhē melēiketun ğilēzun şidēdul-lē yeğsûnallâhe mē emerahum veyefalûne mē yu’merûn.
Anlamı: Ey iman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında pek haşin, pek şiddetli, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.

Tahrim Suresi 7. Ayet:  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَعْتَذِرُوا الْيَوْمَ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Okunuşu: Ya eyyuhellezîne keferû lē teğtezirûl yevme innemē tuczevne mē kütum teğmelûn.
Anlamı: Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin. Çünkü siz ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.

Tahrim Suresi 8. Ayet:  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحاً عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير
Okunuşu: Ya eyyuhellezîne âmenû tûbû ilēllâhi tevbeten-nesûhen asē rabbuküm en yukeffira anküm seyyiētiküm veyud[k]hileküm cennētin tecrî min tehtihel enhēru yevme lē yu[k]hzî ellâhun-nebiyye vēllezîne âmenû meahû nûruhum yes’â beyne eydîhim vebieymēnihim yegûlûne rabbenē etmim lenē nûranē vēğfirlenē inneke alē külli şey’in gadîr. ٌ
Anlamı: Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah Peygamber’i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin.”

Tahrim Suresi 9. Ayet: يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Okunuşu:  Ya eyyuhēn-nebiyyu cēhidil küffēra vēlmunēfigîne vēğluz aleyhim veme’vēhum cehennemu vebi’sel masîr.
Anlamı: Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!

Tahrim Suresi 10. Ayet:  ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا اِمْرَأَةَ نُوحٍ وَاِمْرَأَةَ لُوطٍ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئاً وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Okunuşu: Darabellâhu meselel lillezîne keferû imraete nûhiv veimraete lûtın kēnetē tehte abdeyni min ibēdinē sâlihayni fe[k]hânetēhumē felem yuğniyē anhumē minellâhi şey’ev-vegîled [k]hulēnnēra meaddēhilîn.
Anlamı: Allah, inkâr edenlere Nuh’un karısı ile Lut’un karısını misal gösterir. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kulun nikâhı altında iken onlara hâinlik ettiler. Kocaları da Allah’tan gelen azabı onlardan savamadı. O iki kadına: “Cehenneme girenlerle beraber siz de girin!” denildi.

Tahrim Suresi 11. Ayet:  وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتاً فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Okunuşu: Vedarabellâhu meselel lillezîne âmenû imraete fir’avne iz gâlet rabbibni lî indeke beyten fil cenneti veneccinî min fir’avne veamelihî veneccinî minel gavmiz-zâlimîn
Anlamı: Allah iman edenlere de Firavun’un karısı (Asiye)yi misal gösterir. O şöyle demişti: “Rabbim! Katından bana cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar, beni şu zâlimler gürûhundan kurtar.”

Tahrim Suresi 12. Ayet:  وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ
Okunuşu: Vemeryemebnete imrânelletî ehsanet fercehē fenefe[k]hnē fîhi mir-rûhinē vesaddegat bikelimēti rabbihē vekütubihî vekēnet minel gânitîn.
Anlamı: Irzını korumuş olan İmran kızı Meryem de bir misaldir. Biz ona ruhumuzdan üflemiştik. Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti. O bize gönülden itaat edenlerdendi.

İlgili Diğer Konular

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün