İslam

Kıssaların en güzeli: Hz. Yusuf kıssası

Hz. Yusuf kıssası nedir? Hazreti Yusuf Aleyhisselamın kıssası neden en güzel kıssadır? Yusuf Peygamberin kıssası ne anlatıyor? Hz Yusuf (Aleyhisselam) hangi özelliği ile bizlere örnek olmuştur?

Hz. Yusuf kıssası nedir? Hazreti Yusuf Aleyhisselamın kıssası neden en güzel kıssadır? Yusuf Peygamberin kıssası ne anlatıyor? Hz Yusuf (Aleyhisselam) hangi özelliği ile bizlere örnek olmuştur? Hz. Yusuf’un hayatından çıkarılabilecek temel değerler ve dersler nelerdir? Hazreti Yusuf’un hayatının özeti ve Hz. Yusuf kıssası tamamı…

Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresinde geçen Hazreti Yusuf Aleyhisselamın, ahsenü’l kasas yani kıssaların en güzeli diye bilinen hikayesi…  İslam âlemi için mühim bir öneme sahip olan bu kıssada aynı zamanda öğüt verici bilgilere yer verilmiştir.

Yusuf suresinin en güzel kıssa (ahsenü’l kasas) olarak isimlendirilmesinin en önemli sebeplerinden biri, bu kıssanın estetik duygular açısından son derece güzel bir örnek olması ve düşünenler için pek çok ibretler ve dersler taşımasıdır.

Hz. Yusuf kıssası

Hz. Yusuf, lakabı İsrail olan Hz. Yakup’un 12 oğlundan birisidir. Çok küçük yaşlardan itibaren annesiz kalan Hz. Yusuf diğer kardeşlerinden hem ahlak olarak hem de fiziksel görünüş olarak çok ilerdeydi. Bu durum kardeşlerinin onu kıskanmasına neden olmuştu. Yusuf peygamber daha çok küçükken annesini kaybetmiş ve kardeşi Bünyamin ile tek başına kalmıştır. Bu sevgi yoksunluğu Yakup peygamberin şefkat dolu sevgisiyle bir nebze de olsa dindirilmişti. Ancak Yakup peygamberin sevgisi sadece Yusuf’ta diyen kardeşler içten içe Yusuf’a karşı kin besliyorlardı.

Yusuf hiçbir kardeşine karşı kin beslemiyor, onlarla oyun oynayarak zaman geçiriyordu. Tüm kardeşlerini de çok seviyordu. Ancak kardeşleri ona gerekli ilgiyi hiç göstermiyorlardı. Bir gün Yusuf peygamber çok garip bir rüya görür ve babasına rüyasını anlatır. “Babacığım! Ben rüyada on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; bana secde ediyorlardı” diyerek rüyasını anlatır. Rüyanın manasını anlayan Hz. Yakup oğlu Yusuf’a bu rüyayı kardeşlerine anlatmaması gerektiğini söyleyerek onu uyardı. Çünkü kardeşlerinin ona zarar vermesinden korktu. Hiç şüphesiz şeytan çok büyük bir düşmandır.

Hz. Yakup oğluna bir gün çok yüksek bir makama erişeceğini söyledi. Onun için Yusuf’a olan ilgisi, sevgisi daha da arttı. Bunu gören 10 kardeş artık Yusuf’a tahammül edemeyerek onu öldürmek ve ya babalarından uzak bir yere götürmek için gizlice konuşup duruyorlardı. Babalarından izin almak hiç kolay değildi. Babaları Yusuf’a bir zarar geleceğinden ve kurtların onu yemesinden korktuğunu söyleyince 10 kardeş şöyle dedi;

“Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz” dediler.

Ancak bir bahane ile babalarını ikna edip Yusuf’u kıra beraberlerinde götürdüler. Ona çok iyi bakıp onu eğlendireceklerini söyleyerek Yusuf’u babalarından kopardılar.

Hz. Yusuf kıssası – Yusuf’un Kuyuya Atılması

Yakup peygamber çok endişeli ve korku içerisindeydi. Ancak kardeşler Yusuf’u alıp gitmişlerdi. 10 kardeş Yusuf’u öldüresiye dövdüler. Bütün kinlerini Yusuf’a kustular ve onu karanlık bir kuyunun dibine attılar. Gömleğini alarak kana buladılar. Babalarının yanına giderek Yusuf’u bir kurdun yediğini söylediler. Hz. Yakup gömleğe bakınca gömleğin parçalanmadığını gördü ve işin doğrusunu anlamıştı. Nitekim yüce kitabımız kuranı kerimde bu olay şöyle anlatılmaktadır;

“Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf’u da eşyamızın yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın” dediler.

Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”

Yusuf kuyunun dibinde korku içerisindeydi. Oradan geçen bir kervan kuyudan su çekmek için kovayı kuyuya sarkıttı. Yusuf’ta o kovaya tutunarak kuyudan çıktı. Oradakiler müjde müjde diye bağırdılar. Yusuf’u yanlarına alarak onu Mısır’a götürdüler. Kölelerin satıldığı yere geldiklerine Yusuf’u birkaç dirheme sattılar. Onu satın alan kişi Mısır ülkesinin veziriydi. Yusuf Allah’ın yardımı sayesinde kuyunun dibinden çıkıp saraya girdi. Sarayda kısa bir süre içerisinde tüm herkesin sevgisini kazanmıştı. Gel zaman git zaman Yusuf bir delikanlı olmuştu. O kadar güzel ve yakışıklıydı ki herkesin gözü onun üstündeydi. Hatta vezirin karısı Züleyha bile gözlerini Yusuf’tan alamıyordu. Peygamberimiz Hz. Yusuf’un bu güzelliği için şöyle demiştir;

Miraç gecesinde Yusuf peygamberi gördüm, baktım ki, bütün insanlara verilen güzelliğin yarısı verilmiştir.”(bk. İbn Hacer, Fethu’l-Barî, 7/250)

Hz. Yusuf’un bu güzelliğinden kendini alamayan Züleyha, Yusuf’u odasına çağırarak onunla beraber olmak istediğini söyledi. Bunun üzerine iffet abidesi Yusuf;

“Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi. Her ikisi de kapıya doğru koştular. En sonunda Züleyha Yusuf’un gömleğini arkadan yırttı. Her ikisini de gören Mısır azizi burada neler oluyor deyince, karısı Yusuf’a iftira attı. İçlerinden birisi “eğer gömlek öncen yırtılmışsa Yusuf suçludur. Ancak gömlek arkadan yırtılmışsa Züleyha suçludur dedi.” Orada Yusuf’un suçsuz olduğu anlaşılmıştı. Ancak bu hadise tüm herkese yayılınca çıkan dedikoduları önlemek için Züleyha herkesi sarayına davet etti. Tüm kadınlara meyve ve bıçak verdi. Tam o sırada Yusuf içeri girdi. Kadınlar Yusuf’a bakmaktan meyve yerine ellerini kesmişlerdi. Bu bir insan olamaz bu bir melektir diyerek gözlerini Yusuf’tan alamamışlardı. Bu hadiseler artık her yerde konuşulmaya başlanmıştı. Bunun üzerine Yusuf’a ya itaat edersin ya da zindana atılırsın denildi. Yusuf peygamber ise;

“Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi.

Bunun üzerine Yusuf yıllarca çok zor şartlar altında zindanda kaldı. Bir gün 2 tane mahkum gelmişti. Her ikisi de rüya görmüşlerdi. Biri, “Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm” dedi. Diğeri, “Ben de rüyamda başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz” dediler. Yusuf’ta her iki rüyayı yorumladı. Birini asılarak öldürüleceğini, diğerine ise eski işine gideceğini söyledi. Her iki yorumda gerçekleşmişti. Yusuf zindandan kurtulacak olana efendinin yanında beni an demişti. Ancak şeytan bunu unutturmuştu. Ta ki Mısır kralı bir rüya görene kadar…

Mısır’da 7 yıl bolluk ve 7 yıl kıtlık

Mısır kralı çok tuhaf bir rüya görmüş ve bu rüya onu hem korkutmuş hem de düşündürmüştü. Kral, “Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini; ayrıca yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın” dedi. Ancak hiç kimse bu rüyayı yorumlayamadı. Tam o sırada Yusuf’un zindan arkadaşı krala bir çare bildiğini söyledi. Yusuf’a giden arkadaşı ona rüyayı anlatıca Yusuf rüyayı yorumladı ve “önümüzde 7 yıl bolluk ve 7 yıl kıtlık var” dedi.

Kral bunun üzerine onu buraya getirin dedi. Yusuf artık zindandan kurtulmuş ve çok büyük bir makama oturmuştu. Yusuf krala beni hazinenin başına getir çünkü çok iyi bakarım dedi. Yusuf peygamber artık mısırın azizi olmuştu. Aldığı önlemlerle 7 yıllık bollukta çok fazla tahıl depolamıştı. O zamanlarda Yusuf’un ata diyarı olan Kenan diyarında da kıtlık baş göstermişti. Mısır’da buğday olduğunu öğrenen 10 kardeş Mısıra gelmişlerdi. Yusuf’u tanımadılar ama Yusuf onları tanımıştı. Onları çok iyi ağırlamıştı. Bir dahaki sefere kardeşleri Bünyamin’i de yanlarında getirmelerini ve ona da bir yük fazladan buğday vereceğini söyledi. Ancak babaları Yusuf’un acısı ile yanıp tutuşuyor ve bu sefer Bünyamin’i vermek istemiyordu. Ancak başka çareleri yoktu ve Bünyamin’i de Mısır’a almışlardı.

Hz. Yusuf’un kardeşlerini affetmesi

Yusuf kardeşinin geldiğini görünce onu yanında tutmak için yükünün içine kasesini koydu. Kafile yola çıkınca hırsızlık olduğunu söylediler ve yükleri aramaya başladılar. Kase Bünyamin’in yükünden çıkınca Yusuf onu hemen berberinde alıp gitti. Çünkü onların kanununa göre hırsızlık yapan köle olurdu. Kardeşler ne kadar uğraşsalar da kardeşlerini alamayınca mecburen babalarına gittiler ve oğlun hırsızlık yaptı dediler. Bunu duyan Yakup peygamberin acısı daha da arttı. O kadar ağladı ki gözlerine ak düştü. Kardeşler tekrardan Mısır’a gittiler. Az mallar karşılığında yine buğday istediler ve kardeşlerinin durumunu merak ettiler. Bunun üzerine Yusuf kendisini tanıttı ve kardeşleriyle hasret giderdi. Onları hiç kınamadı ve affetmişti. Babasının durumunu öğrenince gömleğini vererek bunu babama götürün dedi. Yakup peygamber yanındakilere eğer bana bunak demezseniz ben Yusuf’un kokusunu alıyorum dedi.

Nihayet gömlek gelmişti. Yakup peygamber yüzüne sürünce gözleri tekrar eski haline geldi. Artık hicran bitmişti. Yakup peygamber Yusuf’un yaşadığını öğrenmişti. 10 kardeş babalarına bizler bir hata ettik bizim için Allah’tan bağışlanma dile dediler. Yakup peygamberde dua etti ve hepsi Mısır’a doğru gittiler. Yusuf ana babasını bağrına bastı. Yüce kitabımız bu olayı şöyle anlatmaktadır;

Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yûsuf’a) saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki: “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Hz. Yusuf’un ölümü temenni etmesi

Tüm bu güzelliklere şükreden Yusuf peygamber rabbine şöyle niyazda bulundu; Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.” dedi.

Yusuf ve kardeşlerinden ibret almak isteyenler için çok güzel örmekler bulunmaktadır. Onca kötülüğün, fuhşiyatın ve kıskançlığın olduğu günümüzde bu olay bizler için çok büyük bir örnek ve yoldur. Bizlerde hepimiz bir kuyunun dibindeyiz ancak hiçbirimiz bir Yusuf değiliz. Çünkü onun korktuğu işlerden bizler hiç mi hiç korkmuyoruz. Sadece dünya için yaratıldığımızı sandığımızdan o kuyulardan çıkamıyoruz. Tek çare, tek kurtuluş Allah’a teslim olmak ve ondan sabır dilemektir.

Yazar : Mustafa Öztürk

Bu yazılar da ilginizi çekebilir; 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün