GündemNükteler

İslam Büyüklerinden Hazır Cevaplar ve Nükteler

İslam âlimlerinden kısa ve güzel hazır cevaplar, ibretli nükteler, İslam Büyüklerinden nükteli sözler

İslam âlimlerinden kısa ve güzel hazır cevaplar, ibretli nükteler, İslam Büyüklerinden nükteli sözler, düşündüren kısa sözler, nüktedanlar

İslam Büyüklerinden Hazır Cevaplar ve Nükteler

Ücret
Abbasi halifesi Harun Reşid, İmam-ı A’zam Hazretlerinin en alim talebelerinden biri olan Ebu Yusuf Hazretlerini, zamanın temyiz reisliğine getirmişti. Bir gün adamın biri gelip ona bir sual sordu ve “Bilmiyorum” cevabını alınca: – Nasıl olur da bilmezsiniz, dedi. Bir de devlet hazinesinden maaş alıyorsunuz. Ebu Yusuf Hazretleri: – Kardeşim, diye cevap verdi. Bize bildiğimiz şeyler için para veriyorlar. Eğer bilmediklerimiz için ücret alsaydık, devletin hazinesi yetmezdi.

İsabet Oldu

Behlül Dânâ Hazretleri, av yaparken Harun Reşid’in hedefi ıskaladığını görünce: “Büyük isabet oldu efendim,” der. Halife’nin kendisine şaşkın şaşkın baktığını görünce de sözünü şöyle sürdürür: “Yani kuşun hayatı açısından isabet oldu.”

Boş Kalmaya Gelmez
Uzun bir ömür süren ve hayatının her anını çalışıp eser vererek oldukça verimli geçiren Süheyl Ünver Hocaya, ileri bir yaşta iken bazı dostları lâtife kabilinden sormuşlar: – Hocam, Azrail sizi unuttu mu yoksa? Süheyl Ünver’in cevabı şöyle olmuş: – Hayır, Azrail’le yakında görüştük. Bana dedi ki: – Boş bulursam götürürüm.

Onun Boynuzları Var İmâm-ı Âzam Hazretleri, bir gün kendisine doğru gelmekte olan bir hayvana yol verip kenara çekilmiş. Orada bulunanlar Ebu Hanife’ye niye kenara çekildiğini sorduklarında ondan şu cevabı almışlar: “Onun boynuzları var, benim ise aklım.”

Hekime Hasta Yollamak

Hazreti Şibli, bir ara hastalanmıştı. Halife, tedavisi için ona Mecusi bir doktor gönderdi. Doktor, Şibli’ye sordu… – Gönlün ne istiyor? – Senin Müslüman olmanı… – Eğer Müslüman olursam sen iyileşip, hasta döşeğinden kalkacak mısın? – Evet!.. Doktor İslâmiyeti kabul etti. Bunun üzerine Şibli, döşeğinden sıhhat bulup kalktı. Bunu duyan Halife dedi ki: – Ben sandım ki hastaya hekim gönderdim, oysaki, hekime hasta yollamışım…

İlim ve Para
İslâm sofilerinden Zünnun el-Mısrî ilim ve para arasındaki münasebeti, şu şekilde düşünmekteydi: “-Eskiden bir insan ilim uğruna malını harcardı. Şimdi ise, insanlar ilim sayesinde para kazanıyor.”

Develerimi Kalbime Bağlamam

Biri İmam-ı Âzam’a gelerek: “Ya İmam, ben namazlarımı huşu içerisinde kılamıyorum. Namazda iken develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerisinde nasıl yapıyorsunuz?” diye sormuş. İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri şöyle cevap vermişler: “Ben develerimi kalbime bağlamam ki, ahıra bağlarım…”

Ne Oluyor?
Mehmet Kırkıncı: “Hocam, ben namaz kılmakla Allah’a ne faydam oluyor?” diye soran birine şu cevabı vermiş: – Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?

Köşe
Hazret-i Şems’i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Hazret, meclise girer girmez, kapı eşiğine oturmuş. Kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş: – Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!

At Nalı Uğur Getirir mi?
Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca’ya: – Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? – Demirci Hoca: – Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.

Selâmdaki İncelik

Muzaffer Ozak Hoca’nın sahaflar çarşısındaki dükkanına giren bir genç: – Selâmunaleyküm babalık… diye selâm verince, hazret selâmı alır: – Aleykümselâm kurukalabalık… * * * Huzur Zeynel Âbidin Hazretleri abdest alırken sapsarı kesilirdi. Sebebini sorduklarında şu cevabı verdi. – Kimin huzurunda durduğumu düşünürseniz, sebebini anlarsınız…

Mezar Taşı Yazısı
Behlül Dânâ’ya biri sorar: – Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım? Behlül Dânâ şu cevabı verir: – Şunu yazdır: “Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter.”

Her Koyun

Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine: – Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır. Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül. Halife, kendisini sıkıştırdığında: – Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.

Bakış Farkı
Adamın biri, Muhammed Bin Vâsi’nin bacağındaki yarayı görüp, “Sana acıyorum” dediğinde, ondan şu cevabı almış: – Ben, aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum.

Müjde

Harun Reşid’in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ’ya latife yollu takılarak: – “Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti” dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş: – Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan.

Zor Ama Güzel
Cüneyd-i Bağdâdî’ye: “Sabır nedir?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş: – Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.

Derdin Devasızı
İbn-i Sinâ’ya: – Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır? diye sorduklarında: – Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır, cevabını vermiş.

İftihar
Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Aleksandır: – Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince, Şeyh Şâmil’in cevabı şu olmuş: – Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.

Korkuya Gerek Yok
Bir Rus generali, Şeyh Şâmil’in iştahını abartarak “Beni yemenizden korkuyorum” deyince, Şeyh Şâmil: – Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır.

Hangisi İçin İyi
Zengin bir adam, İslâm büyüklerinden birine: – “Bin altınım var, size versem ne dersiniz?” diye sorduğunda, şu cevabı almış: – Verirseniz sizin için iyi olur. Vermezseniz de benim için.

Kanaat
Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken: – Cennet’te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı verdi: – Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin.

Ne Bal Var, Ne de…

Abdülkadir Geylanî Hazretlerinin üzerine hiç sinek konmazdı. Onun bu haline vakıf olanlardan biri sordu. – Üzerinize sinek konduğunu hiç görmüyoruz? Sebebi nedir? Şu cevabı verdi: – Niçin konsun ki? Üzerimde ne dünyanın pekmezi var, ne de ahiretin balı…

Alışverişe Geldik
İbn-i Muhayrız isimli din alimi, elbise almak için bir mağazaya girdiğinde, içerdekilerden birisi onu tanıdı ve dükkan sahibine: – Bu zât, İbn-i Muhayrız’dır, dedi. İbn-i Muhayrız kendisine özel bir muamele yapılmaması için hemen dışarı çıkarken: – Biz paramızla birşeyler almaya geldik, dedi. Dinimizle değil.

İhlaslı Olmak

Yahya bin Muaz’a: – Kul ne vakit ihlaslı sayılır? diye sormuşlar. Cevaben şöyle buyurmuş: – Kendisini öven insanla, tenkid eden insanı bir gördüğü vakit…

Siz de Ortaksınız
Süfyan-ı Sevrî, evinin kapısı önünde bir dostuyla sohbet ederken, önlerinden son derece süslü giyinmiş bir adam geçti. Dostu bu adama hayranlıkla bakarken, Süfyan-ı Sevrî ona şöyle buyurdu: – Eğer sizler gıpta ile bakmamış olsaydınız, bu adam böyle süslenip israfa girmezdi. Hayranlığınızı ifade eden tavrınızla bu adamın ‘israf’ günahına siz de ortak oluyorsunuz.

Rehber Böcek

Ebü’l-Haccac Aksurî’ye: – Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında: – Bir böcek, dedi. Alay ediyor sandılar. İzah etti: – Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu.

Malın Nerede?
Hasan el-Basrî, “Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum” diyen birine şu cevabı vermiştir: – Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin.

Nefis Arzularına Takılan

Yahya bin Muaz’a: – Nefsanî arzularının peşine takılan kimse, dünyada da ahirette de azap çeker. Bu nasıl olur? diye sorarlar. Şöyle açıklar: – Dünyada çektiği, onları elde etmek içindir. Ahirette çekeceği ise, onların hesabını vermek için.

En Beceriksiz İnsan
Halid bin Safvan’a: “En aciz, en beceriksiz insan kimdir? diye sormuşlar. O da bu soruya şu cevabı vermiş: “En aciz, en beceriksiz insan; dost aramayandır. Ondan daha acizi, daha beceriksizi ise bulduğu dostu kaybedendir.”

İstemek de Edeb İşi
Zengin bir adam, İslâm büyüklerinden birine: – Dile benden ne dilersen, hemen yerine getireyim, deyince, ondan şu cevabı almış: – Ben dünyayı, onun yaratıcısından bile istemeye utanıyorum. Senden istemekten hayâ etmez miyim?

Kâbe’de İlk Dua
Mehmed Kırkıncı Hoca’ya, “Kâbe’yi ilk defa görenin yapacağı dua mutlaka kabul olacağı için nasıl dua edelim?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş: – “Yâ Rabbi, burada edeceğim bütün duaları kabul eyle” diye dua edin.

Başın Sonu
Mevlânâ Câmi’ye ihtiyarlık hakkında fikrini sormuşlar. Şu cevabı vermiş: – İhtiyarlık, gençliğin sonu ve neticesidir. Son ve netice ise, başa bağlıdır. Gençliğini iyi geçiren ihtiyar, derisinden bellidir.

Marifet Neymiş?
Cüneyd-i Bağdadî’ye “marifet nedir?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş. – “Marifet”, yüce Allah’ın ilmi yanında insanın kendi cehaletini bilmesidir…

Halden Ders
Sırrı Sakatî Hazretleri, bir gün çevresindekilere sabırdan bahsederken, bir akrep gelip onu birkaç defa soktuğu halde hiç kıpırdamadı. Sebebi sorulunca şu cevabı verdi: – Sabırdan bahsettiğim bir sırada sabredememekten korktum.

Ders Alabilmek
Lokman Hekim’e: – “Bilgeliğini kimlerden aldın?” diye sorduklarında: – Körlerden, cevabını vermiş. Çünkü onlar, yoklamadan adım atmazlar.

Edeb Dersi
Ahmed Rufaî Hazretleri, birgün yolda iki çocuğa rastladı. Kavga ediyorlardı. Onları ayırdı ve içlerinden birine sordu. – Sen, kimin oğlusun? Çocuk şu karşılığı verdi: – Sana lâzım olmayan şeyi ne edeceksin? Ahmed Rufaî oradan ayrılıp gitti. Fakat hep çocuğun cümlesini tekrar edip şöyle diyerek: – Oğlum, Allah sana hayırlar versin… Bana, büyük bir edep dersi verdin.

Dünyaya Nasıl Yerleşmeli
Abdülaziz Bekkine Hazretleri, bir gün bir yakınına şöyle der: – Oğlum, bu dünyaya kiracı gibi yerleş. Ev sahibi gibi yerleşirsen, gitmesi zor olur.

İlim ve Para
İslâm sûfîlerinden Zünnun el-Mısrî’ye, ilim ve para arasındaki münasebeti sorduklarında: – İnsanlar, eskiden ilim uğruna malını harcarlardı, demiş. Şimdi ise ilim sayesinde para kazanıyorlar.

Güzel Ahlak

Güzel ahlâk nedir? sualine, Ebu Muhammed Râzi şu cevabı vermiş: – Güzel ahlâk, kulun Allah’a karşı yaptığı hizmet ve ibadetleri az bulması; Allah’tan gelen nimetleri de büyük görmesidir.

Rızkım Kesilir Diye Korkma
Süfyan-ı Sevri Hazretleri, dünyalık elde etmek için devlet adamlarına yakın duran ve onların hizmetlerine koşan birine, bu halden uzaklaşmasını ve dalkavukluğu terketmesini tavsiye etmişti. O kişi: – O zaman ailemi nasıl geçindiririm? diye sorunca, Süfyan-ı Sevri şöyle buyurdu: – Kendisine isyan ettiğin hallerde bile rızkını kesmeyen Allah, O’na itaat ettiğinde mi rızkını kesecek?..

Cennet Nasıl Kazanılır?
Hasan-ı Basrî Hazretleri, niyet üzerinde çok dururdu. Soruldu ki: – Bu niyet nedir ki, hep “niyetinizi düzeltin, kalbinizi ıslah edin” diyorsunuz? Şöyle cevap verdi: – Ebedî ve sonsuz Cenneti şu birkaç günlük amelinizle mi kazanacağınızı sanıyorsunuz? Belki o sonsuz Cenneti, amelinize eklediğiniz iyi niyet ve ihlasınızla kazanabilirsiniz. Niyetinizi düzeltmedikten sonra, amelinizi de makbûl kılamazsınız. Niyetinize dünyevî maksatlar katmayın, yalnız Allah rızasını gâye edinin.

Cehennemden Nasıl Korunmalı
Yahya bin Muaz’a, “Cehennemden nasıl korunmalı?” diye sorulduğunda, şu cevabı verdi: – İnsanlar, fakir olmaktan korkarak dünyaya çalıştıkları kadar, Cehennemden korkup âhirete çalışsalardı, mutlaka Cennete girerlerdi.

Hakkı Tavsiye Etmek
Hasan-ı Basrî’ye sormuşlar: “Bazı kimseler, kendiniz olgunlaşmadan halkı olgunlaşmaya çağırmayınız. Evvelâ kendinizi düzeltiniz” diyorlar, ne dersiniz? Hasan Basrî Hazretleri, şu cevabı vermiş: – Şeytanın en çok sevdiği söz işte budur. Şeytan bu sözü, size çok süslü gösterir. Ve böylelikle, dinimizin her Müslümanı vazifelendirdiği “Emr-i bi’l-ma’ruf, nehy-i ani’l-münker” (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) görevini terkettirmek ister. (İslâm âlimleri ittifak etmişlerdir ki: İnsan, hakkı tam yaşayamasa da, hakkı tavsiyeden geri kalmamalıdır.)

Kebap Parası

Takvası ve cömertliğiyle ünlü Abdullah b. Mübarek, kendisinden sadaka isteyen dilenciye bir gümüş sikke verince yanında bulunanlardan biri: – Efendim, dilenci kısmına merhamet edilmez, demiş. Aldıkları parayı kebaba ve helvaya verirler. Bunun üzerine Abdullah b. Mübarek: – Ben bunların yalnız kuru ekmek ve bakla yediklerini sanırdım, diyerek fakiri çağırmış ve on gümüş sikke daha vermiş.

Ölümü Niçin İstemeyiz?
Emevi Halifesi Süleyman bin Abdülmelik, İslâm büyüklerinden Ebu Hazîm’e: “Ölümü niçin sevmiyoruz?” diye sorduğunda, ondan şu cevabı almış: – Siz, âhiretinizi harap, dünyanızı ise imar ettiniz. Şimdi mâmur ettiğiniz bu dünyadan harabeye çevirdiğiniz âhirete gitmeyi istemiyorsunuz.

[display-posts]

Nukteler.com’u Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün