Kuran-ı Kerim

Buruc Suresi

Kuran-ı Kerim'in 85. suresi olan Buruc Suresi, Mekke'de nazil olmuştur ve 22 ayettir. Buruc Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu, Meali

Kuran-ı Kerim’in 85. suresi olan Buruc Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 22 ayettir. Buruc Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali

85. Sure: Buruc Suresi

Hakkında Kısa Bilgi

Sure adını, birinci ayette geçen “buruc” kelimesinden almaktadır. “Buruc” kelime anlamı olarak, burçlar anlamına gelmektedir. 22 ayetten oluşan sure, Mekke’de inmiştir. Mushaftaki sıralamada 85, nüzul sırasına göre ise 27. suredir.

Surenin Konusu

Burçlar, Uhdud ashabı, Firavun’un ve Semud kavminin akıbeti, Levh-i Mahfuz.

Sureye adını veren “Buruc” kelimesi, burçlar anlamına gelmektedir. Burçlarla gökteki yıldızların (gezegenlerin) kastedildiği açıktır.

Uhdud Ashabı geçmişte yaşamış bir topluluktur. Bunlar peygamberlerine iman ettikleri için inanmayanların çeşitli azabına uğramışlardır. İnkarcıların iman eden Uhdud Ashabına reva gördükleri azaplardan biri, onları içinde ateş yanan bir çukura atıp, sonra da karşılarına geçip soğukkanlılıkla bu manzarayı seyretmeleridir. Allah, inananlara bu işkenceleri reva görenlerin cehenneme atılacaklarını haber vermektedir.

İman edip salih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır.

Allah, çok bağışlayan ve çok sevendir.

O, dilediği şeyleri mutlaka yapandır.

Kur’an, Levh-i Mahfuz (korunmuş Levha) içinde korunmuş bir kitaptır.

Buruc Suresi Hakkında Peygamber Efendimiz;

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur;

Her kim (sevabını umarak) Buruc suresini okursa, her bir Cuma ve Arefe günlerinin sayısınca on (10) hasene verilir. “(Ebûl-Leys Semerkandî, Tefsirul-Kur’ân, 6/404; Kâdı Beyzâvî, Beyzâvi Tefsir)

Fazileti ve Faydaları

  • Hasetçilerin şerrinden kurtulmak için 10 defa okunur.
  • Yatağına yatan kimse, uyumadan önce bu sureyi okur ve uyumak üzere yerine uzanırsa, Allah’u Teala, o kulunu kendi himayesine alır.
  • Düşman şerrinden kurtulmak için 21 kere okunur.
  • Yolculuğa çıkan kişi, evin kapısının üzerine Buruc suresinin 20-22. ayetlerini üç kere okursa, Allah’u Teala evini ve eşyasını koruması altına alır.
  • Sütten kesilmek istenen çocuğun üstüne bu sure konulmalıdır.
  • Kötü Düşünce sahibi ve haset edenlerden korunmak için Buruc suresi sürekli okunmalıdır,
  • Hakkınızda Kötü Düşünenlerin planlarını bozmak için sureyi günlük olarak okuyun,
  • Buruc Suresi Yatmadan Önce okunursa, Allahü Teala’nın izniyle Uyanıncaya kadar gelebilecek tehlikelerden korunur,
  • Şehirlerarası yolculuğa çıkan her kimse, Buruc suresinin 20 ve 22. ayeti kerimelerini evden çıkmadan zikrederse, Yolculuğu bitene kadar Allahü Teala’nın izniyle evi korunur.

Abdulbasit Abdussamed Buruc Suresi Sesli Dinle  

Kabe imamı Şureym Buruc Suresi Sesli Dinle  

 

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

Buruc Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu Ve Türkçe Meali

Bismillâhirrahmânirrahîm

Besmele

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

1. وَالسَّمَاء ذَاتِ الْبُرُوجِ
1. Vessemēi zētil burûc.
1. Burçları olan göğe andolsun,

2. وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ
2. Vel yevmil mev’ûd.
2. O vadedilen güne,

3. وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
3. Ve şēhidiv-ve meşhûd.
3. Şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene).

4. قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ
4. Gutile Ashâbul U[k]hdûd.
4. Kahrolsun Ashab-ı Uhdud

5. النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ
5. En-nēri zētil vegûd.
5. ‘Tutuşturucu-yakıt dolu o ateş,’

6. إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
6. İz hum aleyhē guûd.
6. Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.

7. وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
7. Ve hum alē mē yef’alûne bil mu’minîne şuhûd.
7. Ve mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

8. وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
8. Ve mē negamû minhum illē ey-yu’minû billēhil Azîzil Hamîd.
8. Onlardan, yalnızca ‘üstün ve güçlü olan,’ övülen Allah’a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.

9. الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
9. Ellezî lehû mülküs-semēvēti vel ard. Vallâhu alē külli şey’in şehîd.
9. Ki O (Allah), göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Allah, her şeyin üzerinde şahid olandır.

10. إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ
10. İnnellezîne fetenül mü’minîne vel mü’minēti sümme lem yetûbû felehum azēbu cehenneme velehum azēbul harîg.
10. Gerçek şu ki, mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır.

11. إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ
11. İnnellezîne ēmenû ve amilus-sâlihâti lehum cennētun tecrî min tahtihel enhēr. Zēlikel fevzul kebîr.
11. Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.

12. إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
12. İnne batşe Rabbike leşedîd.
12. Doğrusu, Rabbinin ‘zorlu yakalayışı’ şiddetlidir.

13. إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
13. İnnehû hüve yubdiu ve yuîd.
13. Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır.

14. وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ
14. Ve Hüvel Ğafûrul Vedûd.
14. O, çok bağışlayandır, çok sevendir.

15. ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ
15. Zül Arşil Mecîd.
15. Arşın sahibidir; Mecid (pek Yüce)dir.

16. فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ
16. Fe’âlül-limē yurîd.
16. Her dilediğini yapıp-gerçekleştirendir.

17. هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ
17. Hel etēke hadîsul cunûd.
17. Orduların haberi sana geldi mi?

18. فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ
18. Fir’avne ve Semûd?
18. Firavun ve Semud (ordularının)?

19. بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ
19. Belillezîne keferû fî tekzîb.
19. Hayır; inkar edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.

20. وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ
20. Vallâhu miv-verâihim-muhît.
20. Allah ise, onları arkalarından sarıp-kuşatmıştır.

21. بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ
21. Bel hüve Gur’ēnum-mecîd.
21. Hayır; o (Kitap), ‘şerefli-üstün’ olan bir Kur’an’dır;

22. فِي لَوْحٍ مَّحْفُوظٍ
22. Fî levhim-mahfûz.
22. Levh-i Mahfuz’dadır.

İlgili Diğer Konular

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün