Nükteler

Cahit Sıtkı Tarancı “Yaş Otuz Beş” Şiiri

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önde gelen şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı "Yaş Otuz Beş" Şiiri 1946'da yayımlanan ikinci şiir kitabıdır. 

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önde gelen şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı “Yaş Otuz Beş” Şiiri 1946’da yayımlanan ikinci şiir kitabıdır.

Cahit Sıtkı Tarancı Kimdir?

Türk şair, yazar ve çevirmendir. Cahit Sıtkı 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır’ın Cami Kebir Mahallesi’nde günümüzde müze olarak kullanılan evde dünyaya gelmiştir.

1954 yılında geçirdiği felç sebebiyle Ankara Numune Hastanesine kaldırılmış, zamanla hastalığı ilerleyerek konuşma yetisini kaybetmiştir. Doktorlar, şairin iyileşme ümidi olmadığı kanısıyla baba evine gitmesinin uygun olacağını belirtmesiyle Diyarbakır’a götürülmüştür. Oradan tekrar tedavi amaçlı 7 Ekim 1955 tarihinde tekrar Ankara’ya tedavisine başlanmıştır.

Ankara’dan da dönemin bakanı Samet Ağaoğlu’nun yardımıyla 6 Eylül 1956’da kardeşi Halit Tarancı refakatinde Viyana’da gönderilmiş, Viyana’daki bir hastanede tedavi gördüğü sırada 13 Ekim 1956’da zatülcenpten nedeniyle 46 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın naaşı, Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Cahit Sıtkı Tarancı “Yaş Otuz Beş” şiirinin tamamını okuyabilirsiniz.

Yaş Otuz Beş Şiiri

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünüyorsunuz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.ü

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

N”eylesin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı Tarancı

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün